DUA İBÂDETTİR.!
Bizlere, "Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır"[1] "Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennem ateşinden kurtuluştur."[2] diyerek, büyük bir fırsatı ve nimeti yakaladığımızın müjdesini veren sevgili Peygamberimizin belirtiği, Rahmet ve Mağfiret ayı olan Ramazan-ı şerife kavuşturan yüce Allah’a sonsuz kez hamd-u senalar ve şükürler olsun.
Bu ayda ihlas ile yapılan bütün ibadet ve taatlerin, hayır ve hasenatların diğer vakitlerde ve aylarda yapılanlara karşın daha fazla sevapla karşılık bulacağını unutmayalım. Yine bu ayda samimiyetle, içten yapıldığında geri çevrilmeyeceği müjdesinin verildiği ibadetlerden birisi de duadır.
Evet yanlış duymadınız, dua büyük ve önemli bir ibadettir. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde " Dua, ibadetin ta kendisidir " buyurarak duanın ibadet olduğunu açıkça ifade etmiş ve şu âyeti kerimeyi okumuştur: "Rabbiniz buyurdu ki, Bana dua edin, karşılık vereyim. Bana ibadet etmekten kibirlenenler aşağılanmış olarak (ahirette) cehenneme gireceklerdir."[3] Yine Peygamberimiz başka bir hadiste," Allah katında dua etmekten daha değerli bir şey yoktur." buyurmaktadır.[4]
Diğer ibadetler gibi duanın da yapılmasının hedefi Allah’ın rızasını elde etmek içindir. Dolayısıyla diğer ibadetlere gösterilen ehemmiyet ve ciddiyet dua için de gösterilmelidir.
Duayı, bazı ibadetlerin arkasına sıkıştırıp küçültülmüş, anlam ve değeri yitirilmiş durumdan çıkarıp, hayatımızın her anına yayarak, ciddiyetle ve önemseyerek yapılan bir ibadet haline getirmeliyiz.
Allah her an kullarına çok yakındır, dua eden kulunun duasını işitir ve kabul eder.
"De ki: Kullarım sana benden sorarlarsa, ben şüphesiz, onlara çok yakınım. Bana dua edenin, dua ettiği zaman, (işitir) duasını kabul ederim."[5]
Allahtan başka herhangi bir varlığa ise, ibadet ve dua edilmez. Ayeti kerimelerde bu duruma şöyle dikkat çekilmiştir: "Allah'ın yanı sıra başkalarına dua etmeyin, yalvarıp, yakarmayın"[6] "Dini yalnızca ona has kılarak Rabbimize dua edin."[7]
Dua; göklere açılan bir kapı, kişiyi ruhen, her şeyin sâhibi, rahman ve rahim olan Allah’a ulaştıran manevi bir çıkış, yoldur.
Dua; kişiyi nefsinin, hırsının, hazzının, hevasının boyunduruğundan çıkarıp, âlemlerin rabbi olan Allah’ın boyunduruğuna sokmasıdır.
Dua; cahilliğimizle, bencilliğimizle, şükürsüzlüğümüzle, sabırsızlığımızla ve zalimliğimizle kirlettiğimiz benliğimizi, ahlakımızı ve insanlığımızı temizlemek, arındırmak, düzeltmek için bir fırsat, bir imkan ve büyük bir nimettir.
Dua; Kulun aczini, itaatini, sevgisini, şükrünü, ihtiyacını Allah’a arz etmesidir. İnsanın Allah’a karşı haddini bildiğinin bir itirafı ve ispatıdır.
Dua; Allah’a güvendiğini, onun seni gördüğünü, işittiğini ve isteklerini dilerse yapmaya kadir olduğunu kabul etmendir. Ona kul olma payesine, şerefine kavuşmak için bir davranış, bir silkiniş, bir sıçrayıştır.
Yazımızı İmamı Şafi’nin (ra) bir şiiriyle nihayete erdirelim.
"Duayla alay eder, onu küçümser misin
Dua nelere kadir, nereden bileceksin
Gecenin okları hedefi şaşmaz ama
Zamanı vardır
Ulaşır yerine saati dolduğunda
Rabbim istemezse tutar okları
Kaderin hükmü varsa, açar yolları."[8]
Rabbimiz, yaptığımız ve yapacağımız bütün ibadetlerimizi ve dualarımızı kendi katında kabul buyursun. Râmâzan-ı şerifiniz mübârek olsun.
1- (Buhârî)
2- (Camiussağir)
3- (Dua ve Tevhid, s:13, Guraba yay)
4- (A, g, e)
5- (Bakara, 186)
6- (Cin, 18)
7- (A'raf, 29)
8- (Divan, İmam Şafii'nin Şiirleri, Şule yay)