DİJİTAL DÜNYADA TEBLİĞİN DİLİ
‘’Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.’’ (Maide 67)
Tebliğ peygamberlik mesleğidir. Tüm peygamberlerin gönderiliş gayeleri insanlara Allah (cc)’ın mesajını tam ve eksiksiz olarak aktarmaktır. Dinin doğru anlaşılması, yaşanılması ve yayılması tebliğ ile mümkündür. Tebliğ bütün insanlığa ve bütün çağlaradır.
Allah (cc) rasulünün getirdiği şeriat, evrensel ve son din olması hasebi ile, tebliğde kıyamete kadar devam edecektir. Tebliğin metodunu bizzat Allah (cc) Kur’an-da ortaya koymuş Hz. Peygamber (sav) efendimizde pratikte uygulamıştır. Dünya statik değildir. Sürekli değişiyor, gelişiyor. İnsanların algıları, kültürleri, sosyoloji ve psikolojileri de sürekli bir değişim ve gelişim içindedir. İslam ise evrensel ve canlı olduğundan bütün değişim ve gelişmelere açık, bütün ihtiyaçlara cevap verecek biçimde geniş, kapsamlı ve mucizevi bir yapıya sahiptir.
Tebliğ metodunun ana hatları bellidir ve bunlarda değişiklik olmaz. Bu alanlarda bir değişikliğe giderseniz zaten bu tebliğ de islami bir tebliğ olmaz. Tebliği ulaştıracağımız insanların durumları farklılık arz etmektedir. Yaşadıkları bölge, kültür farklılıkları söz konusudur. İşte tebliğ yaparken bunları göz önünde bulundurularak ona göre tebliğ yapılmalıdır.
Dünyamız hızla değişmekte, iletişim, bilgiye ulaşım araçları çoğalmakta bu araçlara ulaşmak onları kullanmak çok kolay hale gelmiştir. İnsanlar bu araçlara hızlı ve kolay erişmektedirler. İnsanlar farklı kültür ve inançları daha yakından görmekte ve tanımaktalar. Bu değişim ve gelişmeler hayatın bütün alanlarına sirayet etmiş, hayatta bir çok köklü değişimleri de beraberinde getirmiştir. Ticarette, Savaşta, ulaşımda insanlık tarihinin bugüne kadar ulaşamadığı en üst seviyesindedir. Bu durum da burada kalmayacak daha hızlı daha da köklü değişiklikler ileride olacaktır. Bu değişim, dönüşüm ve gelişimin önünde durulmayacağından yapılması gereken, bu hızlı değişime her alanda ayak uydurmak gerekmektedir. Ticarette, siyasette velhasıl hayatın her alanında bu değişim, dönüşüm ve gelişmelerin gerisinde kalanlar çağı yakalayamayacaklardır. Çağın gereklerini yerine getiremediğinden çağın gerisinde kalacaklardır.
Müslümanlarda çağın getirdiği problemleri, değişim dönüşüm ve gelişmelerini bir öngörü ile görmeleri gerekir. Çağı yakalamak çağa hükmetmek için Müslümanlarda bu değişimlere uygun eğitim kurumları araç ve gereçleri kullanmalı. Bu çağın araç gereçlerini ve dilini oluşturmada etkin rol oynamalıdırlar.
Müslümanlar tebliğ konusunda da yeni neslin gençliğine hitap edecek, tebliğ dili oluşturmalıdırlar. Dijital çağının araç ve gereçlerini dijital dünyanın oluşturduğu şartlara uygun kullanılmalı ve bu asrın genç idraklarına giydirmelidirler. Unutulmamalıdır, Kim-ki bu günün genç nesillerini kontrol edebilirlerse geleceği de kontrol edebileceklerdir. Yeni yetişen nesilden kopuk onlara ulaşamayan kontrol edemeyenler gelecekten bahs edemedikleri gibi gelecekte hiçbir paydan da nasiplenemezler.
Günümüzün uleması, aydını, entellektüeli dijital dünyayı iyi tanımalı, dijital dünyanın sunduğu araç ve gereçleri de etkin, bilinçli ve verimli bir biçimde kullanmasını bilmelidirler. Sosyal medya araçlarını ve diğer iletişim araçlarını islamın hizmetine sokacak plan ve projeleri olmalıdır. Müslüman öncüler oluşturdukları plan ve projeleri hızlı ve etkin bir şekilde devreye koyup bunları uygulamalıdırlar. Elbette-ki bu işler tek bir kişinin veya bir grubun yapacağı işler de değildir. Bunun için organizasyona, örgütlülüğe, eğitilmiş, yetişmiş bireylere, paraya hatta bunları organize edecek yönetecek etkin hale getirecek zamanı iyi okuyan etkin dirayetli ve yetenekli eleman ve liderlere ihtiyaç vardır.
Bunları söylemek kolay fakat kim bunları yapacak? derseniz. Kendiniz bir yerlerden başlamazsanız bunların altyapısının oluşmasında yer almazsanız benim cemaatim, benim tarikatım, benim şeyhim derseniz elbette-ki yapamazsınız. ‘’Cemaatleri araç değil de amaç haline getirirmeyiniz.’’ Cemaat ve tarikatlarınızı birer mezhep veya din olarak algılar cemaat ve tarikat liderlerinizi de o mezhep veya dinin tek lideri yanılmaz, günah işlemez layüsel, söylediklerinin islam dünyasını ve ümmeti bağlayıcı görürseniz elbette yapamazsınz. Ben Cemaat, tarikat, dernek ve oluşumları terk edin tek bir çatı altında toplanın demiyorum. Elbette-ki Cemaat Tarikat vs olacak bu başka bir konu. Zaten bunu istemek teorik olarak iyi görünse de bunun hayatta pratik bir karşılığı da yoktur. Ne akıl ne sosyoloji ne dış ve iç güçler buna şu aşamada izin vermezler. Bizler bunun bilincindeyiz.
Öncelikle bu hastalıklı ve islam dışı ruh halini terk etmelisiniz. Cemaatleri, vakıfları ve tarikatları idare edenler şunu iyice kavramalıdırlar. ‘’Bu din Allah’ın ve yaptıklarımızda onun rızası için olmalıdır.’’ Bu anlayışa sahip olmadıkları müddetçe, bunların tebliği dine değil kendilerine olur.
Sosyal medya araçlarını Twitter, İnstagram, Facebook, Youtube ve diğer bütün alanlarda var ve etkin olmalıyız. Bu platformlarda gündemi bizim oluşturmamız ve gündeme hakim bir şekilde bilinçli kullanmalıyız. Gereksiz tartışmalara şahsi tartışmalara girmemeliyiz. Müslümanların problem ve sıkıntılarını bu platformlarda tartışmamalıyız. Yalan haber yaymamalı, güvenilir olmalı paylaşım konuşma ve yazılarımız güven vermeli ve kaynaklık teşkil etmelidir. Bilmediğimiz alanlara dalmamalı o alanları bilenlere bırakmalıyız. Zamanın getirmiş olduğu sosyal, psikolojik, ekonomik sıkıntılara derman olmaya çalışmalı ve bu alanlarda sadece konuşan değil iş yapan durumuna geçmeliğiz. Zamanımızın fitnelerini bilmeli ona göre de bir yol yöntem belirlemelidir. Bilimle ortak çalışmalıdır. Bunları yaparken İslamın esas ve aslına bağlı kalarak ilmi bir şekilde yapılmalıdır.
Selam ve Dua ile
