enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
21,5160
EURO
23,0266
ALTIN
1.357,32
BIST
5.388,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
25°C

Faruk Beşer

Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinden mezun olmuş ve aynı üniversitede İslam Hukuku dalında hazırladığı teziyle doktor olmuştur. Hala Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

    Dürüstlük Allah’ın Kılıcıdır

    04.08.2021 10:28
    A+
    A-

    Önceki yazımızda ‘Ümena Birliği’ diye bir idealden söz ettik. Ümena, emin olanlar, güvenilir olanlar demek. Özellikle ticarette böyle bir teşebbüsün gereğini ve nasıl kurulabileceğini anlattık. Çünkü hayatın dörtte üçü ticarettir. Bu alan düzelirse geriye kalan kendiliğinden düzelir. Telefonla arayıp bunu nasıl yapabiliriz diye soranlar, ya da yazanlar dördü beşi geçmedi. Demek ki, yeterli sayıda insan bunun gereğine ya da imkânına henüz inanmış değil. Ya da tehlikenin farkında değiliz. Oysa ümmeti yeniden ayağa kaldıracak haslet sıdk ve emanettir, güvenin tekrar hâkim kılınmasıdır. Kulluğun esası budur.

    Allah (cc) emaneti göklere ve yere teklif ettiğini, onların bunu taşımaktan kaçındıklarını ama insanın buna talip olduğunu söylediği ayetlerden hemen önce şöyle buyurur: ‘Allah’a karşı saygılı olun ve sözünüzde dürüst olun ki, O da işlerinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Allah’a ve Resulü’ne itaat eden çok büyük bir kazanç elde etmiş olur’ (Ahzâb 70-71). Demek ki, dürüst olmak Allah’a ve Resulü’ne itaat etmekle başlar, bozulan işlerin düzelme sebebi de öncelikle sözünde ve özünde dürüstlüktür. Buna biz ölesiye dürüst olma diyoruz. Yani sonunda ölüm olsa bile dürüst kalma. Çünkü Allah’a verdiği ahde sadık olarak ölme, dünyadan ve içindekilerden daha değerlidir.

    Ayetteki ‘sözünde dürüst olma’ diye çevirdiğimiz ‘kavlen sedîden’ ibaresi; sağlam, gerçeğe uygun hak söz demektir ve sözün sadece doğru olmasını değil, doğruyu kollayan, hakkı hedefleyen söz olmasını da anlatır. “Sedîd” kelimesi ‘sed’ kökünden geldiği için de bunun, batıla sed çeken söz anlamı da vardır. Ayrıca ayette insanın işlerinin yoluna girmesinin sözünün dürüst olmasına bağlanması da çok ilginçtir. Enes bin Malik der ki, ‘eğer Allah’ın ve Resulü’nün sizi sevmesini istiyorsanız şu üç özellik sizde bulunmalıdır: Söz dürüstlüğü, emanete riayet ve geçimli olmak’.

    Menkıbe ve asılsız hikâyeleri anlatmayı sevmem, çünkü İslam menkıbe ve hikâyelerle yaşanmaz. Ama yaşanmış olanlarda bizim için örnekler vardır. Ebu Hanife ile ilgili şu iki olay onun hayatını anlatan hemen bütün kaynaklarda yer alır. Kumaş tüccarı olan Ebu Hanife’ye kadının biri ipek bir kumaş getirip satmak ister. Kadına ne istediğini sorar, o da yüz dirhem der. Ebu Hanife kumaşın daha çok edeceğini söyler. Bu defa kadın iki yüz dirhem der. Ebu Hanife daha çok eder diye diye beş yüz dirheme kadar çıkarlar. Kadın, benimle alay mı ediyorsun der ama ciddi olduğunu öğrenince kumaşı ona beş yüz dirheme satar (Saymeri, Ahbar’u Ebî Hanife s 50). Aynı kaynağın sonraki sayfasında onunla ilgili şu olay da zikredilir. ‘Bir başka kadın ondan bir kumaş satın almak ister ama, ben gariban bir kadınım, bunu bana maliyetine satar mısın, diye rica eder. O da peki, dört dirhem ver yeter deyince bu kadın da yine, ben yaşlı bir kadın olduğum için mi benimle alay ediyorsun der. Ebu Hanife durumu izah eder; iki kumaş aldığını, birini sattığını, kârını hesap edince bunun maliyetinin dört dirhem kaldığını söyler ve kumaşı kadına bu fiyata verir. Oysa biz fiyat kırmamak için maliyetin üstünde alış rakamları söyleriz ve bugünkü şartlarda yalan söylemeden ticaret yapılamaz diyenlerimiz çıkar. Bu tavır insanın önce kendisini kandırması, sonra da yalanı yasaklayan Allah’ı yalanlaması anlamına gelir.

    Kitabı ve Sünnet’i ölçü bilen sufilerin önderlerinden Kuşeyrî sıdkı/dürüstlüğü şöyle anlatır: ‘Sıdk kişinin tavırlarında bir bulanıklık/şaibe, itikadında bir tereddüt, amellerinde kusurlu bir durum bulunmamasıdır. Kişinin sadık/dürüst olduğunun belirtisi, hiç kimseden etkilenmeden tam bir ihlas içinde hareket etmesidir’ (Letaif, Sure 8/33).

    Aynı vasıftaki Zinnûn da sıdkı şöyle anlatır: ‘Sıdk Allah’ın bir kılıcıdır ki, neye vurulursa onu keser’. O halde insanlara karşı dürüstlük aslında Allah’a karşı dürüstlüğün bir sonucudur. Allah’a karşı dürüst olmayan, insanlara karşı da dürüst olamaz.

    Bu sebeple biz ‘Ümena Birliği’ hayalimizi yine tekrarlamış olalım. Bakarsınız dürüstler arasından, heyecanını henüz kaybetmemiş üç beş sadık çıkar ve bu meseleyi hayata geçirir. Bu birliğin mahiyetini bir önceki yazımızda anlatmıştık.

    Şükür ve duyuru

    Ön çalışmalardan sonra altı yılda tamamladığımız ‘Kur’an-ı Hakîm’in Meali ve Kısa Tefsiri; Temel Kur’an Kavramları’ adlı çalışmamız Marmara İlahiyat Vakfı Yayınları’ndan okuyucuya sunulmuş bulunmaktadır, hamdolsun.

    Yeni Şafak / Faruk Beşer

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.