enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
21,5160
EURO
23,0266
ALTIN
1.357,32
BIST
5.388,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
24°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Az Bulutlu
25°C

Faruk Beşer

Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinden mezun olmuş ve aynı üniversitede İslam Hukuku dalında hazırladığı teziyle doktor olmuştur. Hala Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

    Hz. Meryem Kimdir

    04.02.2022 00:05
    A+
    A-

    Densizin biri İlahiyat Fakültesindeki dersinde Hz. Meryem’e zina imasında bulundu. Sonra öğrenciler bu sözleri ifşa edince, Fakülte Twitter hesabından, söz konusu video için; öyle bir şey yok, “kesme, kırpma yapıştırma yöntemi ile birleştirilerek üretildiği bağımsız bir kuruluş raporu ile de kanıtlandı…” diye açıklama yaptı. Yani Meryem’i ya da İslam’ın değerlerini değil kendilerini aklamaya çalıştılar. Fakülte, elemanını korudu, rektörlük buna ses çıkarmadı. YÖK de rektörünü korumuş oldu. En azından şimdilik görünen bu.

    Bunları yazarken aklıma gelen iki şeyi söyleyeyim: Birincisi, durup dururken hocanın konuşmasını şöyle keser, böyle eklersek ona böyle bir söz söyletmiş oluruz, deme ihtiyacını kim ve niçin duymuş olabilir? İkincisi, videonun montaj olduğunu söyleyen bu bağımsız kuruluşun adından neden söz edilmedi? Bunları da düşünelim.

    Meryem validemize geçmeden önce bu olay kadar üzücü olan başka bir şeyden daha söz etmek istiyorum. İslam’ın hükümleri konusunda serbest atış yapmayı adet haline getiren bazı yandan akademisyenler de fakültenin bu açıklamasını hesaplarına alıp alkışladılar yani fakülteyi destekleyip bu saygısız herifi savundular. Bunu düşünce özgürlüğü adına yapmış olabilirler mi? Asla! Çünkü onun yaptığı şey bir düşünce beyanı değil, dinin çok açık değerlerine, hem de en çirkin tondan saldırmaktır, hakarettir. Bu hakareti savunmak da ona ortak olmaktır. O halde bu ikinciler neden buna ihtiyaç duyuyorlar? Bizim tespitimiz ve kanaatimiz şudur: Çünkü şöhret adına dinin değerlerine hakaret, benzer şekilde alaya ve hafife alma suçunu bunlar da zaman zaman işliyorlar. Bakın bu saldırılar yeni bir düşünce ortaya koyan herkese yapılıyor, bize saldırmaları da bunun içindir demeye getiriyorlar.

    Uzun zamandan beri dini konularda gerçekten sorumsuz, ölçüsüz ve usulsüz bir şekilde lakırdı eden böyle aymaz bir güruh ortaya çıktı. Onlara kötü söz söyleyenlerin bir kısmı da en az onlar kadar usulsüz ve desteksiz saldırıp, tekfir edip hakaret ediyorlar. Böyle olunca bu küçük akıllarının kulları olan bu akademisyenler de kendilerine meşruiyet bulmaya çalışıyorlar. Aslında bu iki uç da birbirinin simetriği marjinal gruplardır. İfrat ve tefrit uçları. Tabii ki bu olayı kınayan üniversite gençlerini onlardan tenzih ediyorum, onlara minnettarız.

    Bir başka üzücü nokta da dekanlık ve rektörlük başta olmak üzere ilgili çevrelerin bu çirkin olaya ülkemizde PKK’lı sevgilisiyle resimleri çıkan bir milletvekiline ya da Charlie Hebdo’ya gösterilen tepkiyi gösterememeleridir. Bu gerçekten üzücü ve kahredici bir ölü toprağı. İyi ki duyarlı ve canlı gençlerimiz hala varmış.

    Şimdi kendimi Hz. Meryem’le ve bu hadsiz herifle bir masada mahkemeleşiyor olduğumuzu varsayarak buna bir adammış gibi davranmaktan Meryem annemiz adına haya ettiğim için onun en hafif vasfıyla densiz demek zorundayım.

    Evet, bu densiz herif ve onu alkışlayanlar şimdi görsünler ki Meryem validemiz kimmiş?

    Allah (cc) Kurân-ı Kerim’de Meryem adını tam 31 kez zikrediyor. Bir sureye Meryem adı veriliyor. Bu paye peygamberler dışında hiçbir beşere nasip olmamıştır.

    “Melekler, ey Meryem, Allah seni seçti, tertemiz yarattı; seni seçip bütün alemlerin kadınlarına üstün kıldı dediler” (3/42)… “Ey Meryem, Allah sana kendinden bir “söz” müjdeliyor; adı da Meryem oğlu İsa Mesîh olacaktır. O, dünyada da ahirette de hatırlı birisidir ve o, Allah’a yakın olanlardandır.” (3/45)

    “Meryem’i de hatırla. O iffetini sapasağlam korudu, biz de ona ruhumuzdan üfledik ve onu oğlu ile birlikte bütün âlemler için bir mucize kıldık.” (21/91). Demek ki Meryem iffetin zirvesindedir ve bir mucizedir. Demek ki, bir yerlere gidiyordu diyen densiz, ona en çirkin iftirayı yapmış ve Kurân-ı Kerim’in söylediklerini yalanlamıştır. Bu zihniyet müşrik Arap toplumundan daha kötüdür. Çünkü onlar Resûlüllah’a her şeyi söylediler ama iffetine laf edecek en küçük bir sebep bulamadılar ve hiç olmazsa bu noktada dürüst davrandılar.

    “Yahudilerin lanetlenmesi; sözlerinden caymaları, peygamberleri öldürmeleri, ayrıca Meryem’e de büyük bir iftira atmaları sebebiyledir” (4/156). Demek ki bu iftirayı ilk kez yapanlar Yahudilerdir ve bu iftira lanetlenmeyi gerektir.

    “Biz Meryem’in oğlunu ve bu oğlun annesini bir mucize kıldık” (23/50).

    Müslümanlar böyle inanırlar ve saygıda asla kusur etmezler. Buna aykırı davrananları ise adam saymazlar. Bu kendini bilmezin öğrencileri karşısında artık nasıl ders verebileceğini de merak ediyorum.

    Yeni Şafak

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.