ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5018
EURO
34,9199
ALTIN
2.437,90
BIST
9.716,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Mustafa Özcan

Mısır ve Suriye’de Arapça ve İslami eğitim alan Mustafa Özcan, Milli Gazete, Yeni Şafak ve Yeni Asya gazetelerinde dış haberler servislerini yönetti.Yerli ve yabancı onlarca dergi ve gazetede yazı ve makaleleri yayınlanmıştır.

    Türkler sömürgeci mi?

    30.12.2020 00:00
    A+
    A-

    Günümüzde Arap dünyasındaki karşı devrimci akım ve takım sadece ve sadece Türkiye’yi takıntı haline getirmiş bulunuyor. İki de bir Suriye’deki veya Libya’daki varlığını işgalci ve sömürgeci olarak tanımlıyor. Bunu yaparken öyle bir canhıraş haller ve tutumlar takınıyorlar ki insan hayret etmeden edemiyor. Mesela Suriye’de Rusya’nın veya İran’ın varlığından rahatsız değiller ya da unutmuşlar, Türk varlığı üzerine odaklanmışlar. Libya’da İran yok ama onun dışında herkes var. Onlar kurtarıcı oluyor ama Türkler işgalci, ötesinde işi Osmanlı’ya kadar uzatıyor ve hakkında sömürgeci ifadesinde bulunuyorlar. Kahire’de ikamet eden Libyalı bir gazeteci Sky’da karşı karşıya geldiğimiz de bir de Osmanlılar için ‘ kazık sahipleri’ dedi. Bu kazık ifadesi geçmişte Kazıklı Voyvoda, İrem ülkesi (zati’l imad) ve Firavun iktidarlarını hatırlatıyor. Suriye rejimi de iki farklı yöne giden araçlara bağladığı insanları sürüklemek suretiyle öldürüyordu. Onların kazıksız hali de bu! Ben de ona Halife Hafter’in ortağı Beşşar rejminin daha Şam Baharı olmadan Toprak Kardeşleri adıyla bir dizi çektiğini ve burada Osmanlı paşalarını kazıklı Voyvoda gibi tasvir ettiğini hatırlattım ve ardından günümüzde Suriye halkını kendisinin katliamdan geçirdiğini hatırlattım. Bu adamların gerçeğe değil propagandaya ihtiyacı var. Bundan dolayı gerçeklere ne kadar kulak asıyorlar, belli değil. Üste çıkmaya odaklanmışlar, doğruyu eğip büküyorlar. Hangi Osmanlı Sultanı güya Arap olan Haccac veya Yezid’in yaptığını yapmıştır? Hiç! Ya da günümüzdeki Arap rejimlerinden birinin yaptığını yapmıştır? Yine kocaman bir hiç! Osmanlının kusurlarından da bahsedebiliriz. Lakin Esat mezalimi varken Osmanlıya pek sıra gelmez! Aksi takdirde haksızlık olur. Kinle kurulan rejimlerin sonu kısa zamanda yıkılmak ve tarumar olmaktır. Osmanlı kin değil şefkat üzerine kurulduğundan bu kadar uzun ömürlü olmuştur. Arap rejimleri ise Arap Baharı ile birlikte tepetaklak olmuşlardır. Zira her yönlerinden zulüm fışkırmaktadır. Küfür payidar olur ama zulüm payidar olmaz.

    Osmanlı sonrasında Mısır gibi ülkeler de bu lakırdı kimi kelam ve kalem erbabı tarafından sakız gibi tekrarlanmıştır. Bunlardan birisi Şeyhülislam Mustafa Sabri Mısır’da olduğu sırada vukua gelmiştir. El Ahram gazetesinde yazan Abdullah Hannan isimli tarihçi Osmanlı’nın sömürgeci olduğunu iddia eder. Adeta Hafter gibilerinin selefidir. Bunun üzerine karşı görüş veya cevap yazan Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin karşı makalesi yine el Ahram’da yer alır ve bu suretle en azından tek yanlı tarih yazımı tadil edilmiş olur. Osmanlı’yı takdis ediyor değiliz ama ondan kötülerin, ayak takımının onu tezyif etmelerine de seyirci kalamayız gönlümüz razı olmaz. Hakikat de razı gelmez.

    Bundan bir müddet önce BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Kargaş da İsrail’i kırmızı kitaptan veya tehlike olmaktan çıkardıktan sonra yeni tehlike üretmek zorunda hissettiğinden bölgesel sömürgeci ülkelerden bahsetmiştir. İsrail ile ilişkileri normalleştirirken onu kastettiğini sanmam. Dilinin altındaki bakla Türkiye ile İran olmalıdır. İsrail vatandaşları sınırsız BAE’ye erişim hakkına sahipler. Ellerini kollarını sallayarak bu ülkeye girebiliyorlar. Lakin Türkiye, Cezayir ve Pakistan uyruklu olursanız BAE’ye giremezsiniz. Türk vatandaşlar İsrail’e girerken kimi kısıtlamalara maruz kalıyorlar ama en azından prensipte bu ülkeye girişlerinde bir engel yok. Ama BAE’ye vize alamıyorlar. BAE yönetimi bunu Arap ırkçılığından mı yapıyor yoksa İsrail muhabbetinden mi? Arap ırkçılığından veya milliyetçiliğinden yaptıklarını sanmam. Muharrik unsur İsrail muhabbeti olmalı. Bu durumda İsrail’in yasak koymadığına yasak koyan kraldan fazla kralcıdır. Aksi taktirde Dahi Halfan ‘Arapların aslı Yemenli ise ben Arap değilim’ demezdi. Demek ki o Arapların aslının Yahudi olmasına itirazı yok ama Yemenli olmasına razı değil. Bunlardan milliyetçi falan da olmaz. Onlarda İslam düşmanlığı Yahudi muhabbetine dönüşmüş durumda.

    Hafter ve taraftarları Türkiye’nin Afganistan ile Libya’da ki Türk askeri varlığını 18 ay süre daha uzatması kanlarına dokunmuş olmalı ki dengelerini kaybettiler ve höykürmeye başladılar.

    Hafter de Yahudi halkını denize dökmeyi unutmuş Türkleri denize dökmekten bahsediyor. Öncelikli olarak Türkleri işgalci olarak görüyor. İkincisi de tarihi geçmişlerinde sömürgecilik olduğunu söylüyor. Buradan da yola çıkarak Türklerin Libya’dan barışçıl bir şekilde çekilmesini aksi takdirde Türkleri Libya’dan söküp atacaklarını söylüyor. Türkleri Serrac hükümeti davet etmiştir. Varlıkları keyfi değil anlaşmalara bağlıdır ve haydut Hafter’den izin almak zorunda da değiller. Hulusi Akar ve yetkililerin dediği gibi Libya Libyalılarındır. Bizden sadece yardım istediler ve Türkiye de bunu yapmıştır. Libya’daki Türk varlığı Turgut Reis’in bir devamıdır. Süleyman Şah bugün Suriye topraklarını beklerken, gözlerken Turgut Reis de Libya topraklarını gözetlemektedir. Bizim ardımızdan nöbet tutuyorlar. İlhan Bardakçı’nın bir yazısında değindiği gibi Iğdırlı Onbaşı Hasan Kudüs’te nöbetimizi tutmaktadır. Manevi nöbetleriyle bizim yokluğumuzu aratmamaktadırlar.

    Fikriyat Dergisi 

    Yazarın Diğer Yazıları
    02.05.2020 00:00
    26.03.2020 00:00
    12.12.2021 02:45
    01.09.2021 16:57
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.