Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşunun yayınladığı reklam filminde her yaştan ve her türlü giyim tarzından kadınlar bulunurken, başörtülü bir kadının bulunmaması tepki çekti.
Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu geçtiğimiz günlerde bir reklam filmi yayınladı. Filmde her yaştan ve her türlü giyim tarzı ile kadınlar bulunurken, aralarında başörtülü bir kadının olmaması dikkatleri çekmişti.
Milat Gazetesi yazarlarından Ali İhsan Gülcü, söz konusu reklam filminde kapalı bir kadının bulunmaması konusuna tepki gösteren bir yazı kaleme aldı. Yazının yayınlanmasının ardından holding harekete geçti ve içinde başörtülü bir kadın bulunan yeni bir reklam filmi yayınladı.
Gündemimiz Rusya’nın Ukrayna’yı işgali. Tüm kanallardan adeta haber ve yorum bombardımanına tutulmuş durumdayız. O yüzden bu hafta farklı bir konuyu gündeme getirmek, hatırlatmak istedim: Başörtüsü problemi.
Türban dendi, sıkma baş dendi, farklı şekillerde adlandırıldı ancak problemin özünde konu hep aynıydı, tesettür yani “Başörtüsü” problemi. Türkiye’de başörtüsüne ve o kapsamda İslam inancına soğuk bakan bir kesim var. Kamuda başörtüsü serbest olmasına karşı bu serbestlik henüz Türkiye’nin en büyük özel sektör firmalarının kapısından giremedi. Şirketlerine başörtülü temizlikçi bile almıyorlar.
28 Şubat’ta başörtülü geçlerimize zulmedildi. Üzerinden çeyrek asır geçse de 28 Şubat’ta yapılan zulümler hala canlılığını koruyor. 28 Şubat, asker-işadamı-gazeteci üçgeni üzerine inşa edilmişti. O gün bu zulmün arkasında duranlar asla pişman değiller. Hala o günkü fikirlerinin arkasında olduklarını yazıp çiziyorlar. Zindanda olsalar da askerlerin de pişmanlığı yok, gazeteci ve yazarların da… Ellerine fırsat geçse, aynı zulmü tekrarlayacaklarını açık açık söylüyorlar.
***
Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu geçenlerde bir ilan verdi. Çalışan kadınların yer aldığı bir film yapmışlar. Filmde her yaştan ve her türlü giyim tarzı ile kadınlar var. Ancak aralarında başörtülü bir kadın yok. Teknoloji ve inovasyon alanında fırsat eşitliğini hedeflediklerini iddia ediyorlar. Bu alanda çalışan kadın oranını artırmaya ve kız çocuklarını desteklemeye söz veriyorlar. Ancak aralarında başörtülü bir kadına yer yok!
Firma, “Geleceğe birlikte” sloganını seçmiş. Ancak geleceğe tek yönlü, tek taraflı gitmek istedikleri açık. Bu ilanı yayınladıkları sosyal medya hesaplarının altında başörtülü tek bir örnek olmaması da hatırlatılmış, ideolojik davranıldığı vurgulanmış.
İnançlı insanların yönettiği AK Parti hükümetleri 20 yıldır bu ülkeyi yönetiyor, ancak özel sektör devleri hala bu ülkeye, bu ülkenin inançlı insanlarına yabancılıklarını koruyor. Sanki Türkiye’de değil, “din” mefhumunu yasaklayan komünist Sovyet Rusya’da iş yapıyorlar gibi…
***
İstanbul’un ilk yüksek kuleleri Sabancı Holding’in yaptığı “İkiz Kuleler”di. Bir gazeteci olarak İkiz Kuleler’in açılışına katılmıştım. Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, ellerini gökyüzüne doğru açmış ve “Bu kuleler bizim Allah’a açılan ağuçlarımızdır” demişti. Ses kaydı hala durur. Bitirip açılışı yaptıkları için şükretmişti.
Aradan zaman geçti. İkiz Kulelerde Sakıp Sabancı’nın işadamlarına verdiği bir iftara katılmıştık. Ben içeri girdikten sonra akşam namazı için “Mescit var mı?” diye sordum. Yoktu. Gelen misafirleri kapıda karşılayan Sabancı’ya yaklaşıp açılışta Allah’ı yakarışını hatırlattım ve “Ağam, iftara davet ediyorsunuz ama kurumunuzda mescit yok” dedim. Talimat verdi bir odayı alel acele mescide çevirdiler.
Yine Sakıp Sabancı o yıllarda çok yetenekli bir yönetici keşfetmişti. İdari görevinin yanı sıra MÜSİAD’ın genel başkan yardımcısıydı. Ona CEO’luk teklif etmiş ancak namaz kıldığını öğrenince bu kararından vazgeçmişti. Sakıp Sabancı’nın gelecek öngörüleri mükemmeldi. Nitekim o kişi şimdi başka bir dev şirketin CEO’su. Türkiye’nin özel sektör devleri maalesef böyle. Başörtülü ve inançlı insan çalıştırmıyorlar.