Al sana KHK’lı mağdur gariban ‘FETÖ’cü mahrem imam’ öğretmenler! “Mahrem imamlık”ın FETÖ içerisindeki görevi şuydu; kendilerine bağlı 3, en fazla 5 kişilik Jandarma personeli ile rutin toplantılar yapıp onlardan istihbarat alıyor, örgütün talimatlarını iletiyorlardı.
“Abdullah K.: Ulaştırma Bakanlığı’nda mühendis, 672 sayılı KHK ile ihraç edildi.
Ahmet A.: 695 sayılı KHK ile Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ihraç.
Ahmet A.: Hacettepe Üniversitesi’nden 672 sayılı KHK ile ihraç.
Ahmet Ö.: Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen, 672 sayılı KHK ile ihraç.
Adem O.: 675 sayılı KHK ile ihraç öğretmen.
Behçet D.: Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen, 675 sayılı KHK ile ihraç.
Bülent K.: Doktor, 675 sayılı KHK ile ihraç.
Cavit P.: Halen Melikşah Üniversitesi’nde okutman.
Durmuş A.: Doktor, 675 sayılı KHK ile ihraç.
Fatih K.: 675 sayılı KHK ile ihraç öğretmen.
Kemal D.: 672 sayılı KHK ile ihraç öğretmen.
İsmail D.: Sağlık Bakanlığı’nda doktor, 675 sayılı KHK ile ihraç.
Hasan D.: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Araştırma Merkezi ambar memuru, 672 sayılı KHK ile ihraç.
Mustafa İ.: Elazığ Valiliği Göç İdaresi Müdürlüğü veri hazırlama uzmanı, 672 sayılı KHK ile ihraç.
Salih A.: Personel Daire Başkanlığı’nda uzman, 672 sayılı KHK ile ihraç.
Selim D.: Devlet Malzeme Ofisi’nde mühendis, 672 sayılı KHK ile ihraç.
Cevat A.F.: Orman Bakanlığı’nda biyolog, 672 sayılı KHK ile ihraç.”
Biliyorum, isimleri okurken, “Kim bunlar, özelliği ne?” diye soruyorsunuz.
Bunlar, dün Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik operasyonda gözaltına alınan, “FETÖ’nün Jandarma mahrem imamlarından” birkaçı.
102 MAHREM İMAM
Operasyon 143 kişiye yönelik başlatıldı. Aralarında 102’si ise, Jandarma mahrem imamı.
İsimleri okurken, mesleklerine ve KHK ile ihraç edildiğine dikkat ettiniz sanıyorum.
“Mahrem imamlık”ın FETÖ içerisindeki görevi şuydu; kendilerine bağlı 3, en fazla 5 kişilik Jandarma personeli ile rutin toplantılar yapıp onlardan istihbarat alıyor, örgütün talimatlarını iletiyorlardı.
MİT ŞİFREYİ 3.5 YILDA ÇÖZDÜ
2016 yılında Nihat Keskin isimli FETÖ’nün Jandarma Marmara Bölge sorumlusunun evine yapılan baskında çöp kutusuna atılmış şifreli SD kart, MİT’in 3.5 yıl süren çalışması ile çözüldü. Emniyet Terörle Mücadele Başkanlığı tarafından devir alınarak genişletilen araştırma ve inceleme sonucunda, şifreli SD kart içinden 1.500 mahrem imam ve onlara bağlı 4 bin 500 FETÖ mensubu Jandarma personeli ile ilgili bilgilere ulaşıldı. Jandarma personelinin görev yaptığı illere gönderilen bilgilere dayalı olarak operasyonlar yapılıyor. Bu operasyonun farkı, bir seferde 102 mahrem imam hakkında gözaltı kararı alınması. Hakkında gözaltı kararı verilen 102 mahrem imamdan 61’i daha önce KHK ile ihraç edilmiş devlet memurları. 10’un üzerinde de halen devlet memurluğu yapanlar var. Meslek dağılımlarına bakıldığında:
30’a yakını KHK ile ihraç edilmiş Milli Eğitim’de öğretmen, 4’ü kamuda mühendis, okutman, 6’sı doktor, vergi müfettişi, infaz koruma memuru, TRT muhabiri, yapımcısı, anestezi uzmanı, biyolog; 25 dolayında da özel sektör çalışanı var. Özel sektör çalışanları dışında kalanların tamamına yakını KHK ile ihraç edilmiş. Dördü de başka operasyonlarda yakalanarak daha önce tutuklanıp cezaevine konmuş. İşte size, CHP Genel Başkanı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Hepsini işine iade edeceğim” dediği KHK’lılardan bazıları.
O SÖZLER 15 BİN GERÇEK KHK MAĞDURUNA HAKSIZLIK
ŞİMDİ birileri, “Ama teröre bulaşmamış olması şartıyla” dedi, “Ama hakkında soruşturma açılmamış olması şartıyla” dedi gibi başı-sonu belli olmayan sözler edecektir.
O zaman, şu ana kadar ihraç edilen 125 bin kişiden, OHAL Komisyonu tarafından görevi iade kararı verilen 15 bin dolayındaki kişinin görevlerine iade edeceğini söylemesi gerekmez miydi? Kemal Kılıçdaroğlu, “KHK’lıların hepsini iade edeceğim” derken, en çok OHAL Komisyonu tarafından görevine iade kararı verilen 15 bin kişiye haksızlık yaptığının farkına bile varmıyor.
Mağduriyetler konusunda samimiyse önce ve sadece haksızlığa uğramış 15 bine yakın kişinin işe iadesini talep etmeli. Yoksa, 49 bini mahkûm olmuş, 42 bini hakkında soruşturma yürütülen FETÖ mensuplarını savunmak sadece FETÖ’cülerin değirmenine su taşımaktan başka bir şey değildir.
FETÖ’NÜN ÖĞRETMENİ ÖĞRETMEN DEĞİLDİR
Yoksa söyledikleri, FETÖ’cülere umut olmaktan öteye gitmiyor. Bugüne kadar FETÖ ile mücadelede konusunda hiçbir planı olmayan muhalefet liderlerinden İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den de, “Gariban öğretmen içerde” tekrarından başka söz çıkmıyor. Size bu konuda çarpıcı bir rakamı hatırlatayım: FETÖ’nün Emniyet yapılanmasında mahrem imam olarak görev yapan 4 bin 672 kişiden 4 bin 202’si öğretmen, 19’u polis, 53’ü akademisyen, 22’si doktor, 2’si din adamı, 137’si ise sivillerden oluşuyor. Yani, FETÖ’nün öğretmeni, bildiğiniz öğretmen gibi değil.
Ama bu son operasyon da şunu gösteriyor, FETÖ tüm milli, dini, sosyal, ahlaki değerlerin arkasına saklanmış, tüm kavramları örgüt amaçları için kullanmış ve suistimal etmiş, halkına ve devletin ihanet etmiş bir yapılanmadır. FETÖ’nün ne öğretmeni öğretmen, ne polisi, polis, ne hâkimi hâkim, ne gazetecisi gazeteci, ne subayı subaydır. Onları bu mesleklerle anmak, şerefiyle bu meslekleri yapanlara da hakarettir.
NEDİM ŞENER / HÜRRİYET