İsrail, güçlü devlet olmanın yanında birçok zaafları da olan bir yapıya sahiptir. İsrail halkının içinde bulunduğu sosyal çöküntüyü dar bir çerçevede anlatmaya çalıştık.
YAZININ SESLİ ANLATIMI
YAHUDİ TOPLUMUNUN ÇÖKÜŞÜ
Nejdet Demirel
Aşağıda anlatılanlar ışığında şunu söyleyebiliriz: Yahudi toplumunun, yozlaşmış sosyal yapısı sürdürülebilir olmaktan çok uzaktır. Bu durumu İsrail’de en üst makamlarda görevlerde bulunmuş siyasilerden örnekler vererek anlatmaya çalıştık. Eğer çalışmamız İsrail toplumu genellenerek yapılmış olsaydı ortaya çıkan sonuçlar İsrail Yahudi toplumunun tahminlerin ötesinde çürümüş yozlaşmış bir devlet yapısına sahip olduğunu fazlasıyla ortaya koyacaktır. İstatistik ve saha çalışmasıyla ortaya konan gerçekler bizlere şunu bir daha göstermiştir: Silah ve sahip olunan teknolojik imkânlar; yozlaşmamış, dürüst, insan kaynağına sahip olunduğu zaman ancak blr değer ifade edeceği gerçeğidir.
Siyonist İsrail devletinin geleceği hakkında bizlere önemli ipuçları verecek ve Yahudi toplumunun sosyal yapısına ışık tutacak olan tespitlerimiz: Özellikle İsrail medyasına yansımış haberler baz alınarak kaleme alınmıştır.
1948’de gayrı meşru şekilde kurulan İsrail Yahudi devleti, kurulma aşamasına gelinen süreçte, batı Hristiyan dünyasından ciddi destek ve himaye görmüştür. Tarihte kısa bir gezintiye çıktığımızda, 1799 Osmanlı yönetimindeki Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ilk ortaya atan Fransız General “Napolyon Bonaparte” olduğunu görüyoruz.
Tarihler 1896 yılını gösterdiğinde birinci Siyonizm kongresi İsviçre’nin Basel şehrinde toplandı. Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan “Theodor Herzl” Avrupa’daki Yahudi düşmanlığını örnek göstererek kendi devletlerini kurmaları gerektiğini hararetle savunuyordu. Nitekim Kongrenin sonunda, bu doğrultuda bir karar alındı. İsim olarak ta “Basel programı” diye deklare edildi. Filistin’de bir Yahudi devletinin temellerinin atılması ve dünya Siyonizm Teşkilatı’nın bu amaca dönük faaliyete bulunması öngörülmüştü.
Osmanlı idaresinde bulunan Filistin toprakları, Yahudi cemiyetleri tarafından sistematik bir şekilde, 1903 ile 1914 arası ağırlıklı olarak doğu Avrupa Yahudileri göç ettirilerek, demografik yapı değiştirilmesi yönünde adımlar atıldı. 1.Dünya savaşından sonra, Filistin toprakların da dâhil olduğu, pek çok bölge, 1918 de İngilizlerin kontrolüne geçti. İrili ufaklı birçok çatışmaya sahne olan bölge, İngilizlerin desteğiyle 1948’de İsrail bir devlet kurduğunu Dünya’ya ilan edecekti. “Osmanlı Devleti çökmüş ve İslam dünyası tarihinin en zelil dönemini yaşıyordu. Bunu fırsat bilen batı dünyası, İsrail’e her türlü desteği sunarak, işgalci devletinin kök salması için tüm imkânlar seferber edildi. Geriye dönüp baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Müslümanların birbiriyle uğraşması, enerjilerini tüketmekten başka bir işe yaramamıştır.
Gayri meşru bir şekilde kurulan İsrail devleti, kurulduğu günden günümüze gelinceye dek. Filistin halkını tecriden yok etmek için her türlü enstrümanı kullandı. Gücünü İslam dünyasının dağınık ve birbiriyle uğraşmasına borçlu olan Siyonist İsrail, mevcut durumun bu şekilde devam etmesini sağlamak için, Müslümanlar arası tefrika ve fikir ayrılıkları etkin bir şekilde kullanıldı. Başarı ve gücünü Müslümanlar arası tefrikada gören işgalci İsrail, bu durumu devlet politikası haline dönüştürmekten geri durmamıştır.
Uluslararası ilişkilerde önemli bir istihbarat aparatı olarak kullanılan, “gücün abartılıp insanlara korku empoze edilmesi taktiği” İsrail’in en çok başvurduğu yöntemlerin başında gelmektedir. Pek çok sosyal medya ağını kuran veya finansmanı sağlıyan, Yahudi finans çevreleri elde edilen devasal bilgiler, İsrail istihbarat örgütü “MOSSAD” ile paylaşılmaktadır. Tasnif edilen her türlü obje, sanal âlemde şu şekilde karşımıza çıktığını görmekteyiz. Siyonist İsraillin gücü köpürtülerek anlatılıp bir algı oluşturmaya çalışılır. Yahudi toplumunun zaafları gizletilerek gözlerden kaçırılmak şeklinde bir metot izlenir. Akıllıca kurgulanmış bu istihbarat çalışmasına neden ihtiyaç duyuluyor. Yeri geldikçe örnekleriyle izah etmeye çalışacağız.
ABD, Avrupa ve tüm İslam düşmanı ülkelerin desteğini arkasına alan, işgalci İsrail devleti derinleşen güvenlik kaygısını sözde İslam devleti geçinen bazı körfez ülkeleriyle bir dizi anlaşma yaparak gidermeye çalışmaktadır. İsrail İslam ülkelerini tehdit şantaj ve korkutmaya dönük politikasını revize ederek yumuşatma yönünde adımlar atma gereği duymuştur. “Hiç şüphesiz bunda Filistin halkının mücadele ve başarısı olduğu kadar, İsrail toplumunu çürüten iç dinamiklerin de büyük payı vardır.”
Konu başlığımız olan “işgalci Yahudi toplumu sosyal çöküşün eşiğinde” diye bir tespitte bulunmuştuk. Şimdi ise çürümeye yüz tutmuş ve sosyal dokusu bozulmaya başlamış, Yahudi toplumunun geldiği son noktayı somut örnekler vererek izah edelim.
Bunları sırasıyla şöyle özetleyebiliriz:
. Tecavüz ve Cinsel Taciz Olayları
. İntihar Vakaları
. Geriye Dönük Göç Dalgası.
. Askerden Kaçışın Yaygın Hale Gelmesi
. Yolsuzluk, Rüşvet ve Dolandırıcılık vakası
. Psikolojik vakalarda olağan üstü artışların gözlenmesi
İsrail bürokrasisi en üst seviyede tecavüz, cinsel taciz, rüşvet ve dolandırıcılık bataklığına saplanmıştır. Yozlaşmaya yüz tutmuş Yahudi topluluğu, Cumhurbaşkanı’ndan tutun en basit bir devlet görevlisine kadar, bu çirkeflikleri yaygın bir şekilde yapıldığını görmek mümkün. İsrail adli makamlarınca tespit edilip basına yansıyan Örnekler üzerinden konuyu detaylandıralım.
İsrail’in en köklü kadın derneklerinden olan “Naamat” yayınladığı bir raporunda İsrailli çalışan kadınların en az % 40’ının cinsel tacize veya saldırıya maruz kaldıklarını ortaya koymuştur. Aşağıda detayına girmeden vereceğimiz örnekler Naamat tarafından açıklanan raporu doğrular niteliktedir.
“Eski İsrail Cumhurbaşkanı “Moşe Katsav” görev yaptığı süre boyunca karıştığı tecavüz suçundan suçlu bulunmuştu. İsrail’in eski Cumhurbaşkanı “Moşe Katsav” 2010 yılında tecavüz ve cinsel taciz suçlarından 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.”
“İsrail’in eski Savunma bakanı “İzak Mordehay” hakkında 23 yaşında genç bir bayana cinsel tecavüz suçundan soruşturma başlatılmıştı. Tanınmış İsrail gazetelerinden “Yediot Aharanoot” yazdığına göre, İsrail polisi eski savunma bakanı” İzak Mordehay” hakkında bürosunda çalışan bir bayana cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla soruşturma başlatmış. Alınan bilgiye göre soruşturma, yargı müsteşarı Elyakim Rubinştayn ve devlet başsavcısı Bayan Adna Arbil’in isteği doğrultusunda başlatılmıştı.”
“İsrail eski İçişleri Bakanı “Silvan Şalom” hakkındaki ‘cinsel istismar’ iddiaları nedeniyle bakanlık görevinden istifa etti. “İsrail’in Haaretz Gazetesi” Şalomun ofisinde çalışmış bir kadın, kendisine zorla tecavüz etmeye çalıştığını söyleyerek şikayetçi olmuştu. Bu olayın ardından eski İçişleri Bakanı “Silvan Şalom” ile geçmişte birlikte çalışan 6 kadın daha benzeri iddialarda bulunarak şikâyetçi olduklarını bildirmişlerdi.
İşgalci Siyonist rejim yönetiminde, kritik görevlerde bulunmuş siyasetçi ve brokrat hakkında sayısız yolsuzluk suçlamaları vardır. Bunlara bazı örnekler vererek devam edelim.
“İsrail eski Başbakanı 71 yaşındaki “Ehud Olmerd” dolandırıcılık suçlamasından dolayı 27 ay hapis cezası aldı. Olmert, Maasiyahu Hapishanesinde Cezasının üçte ikisini çekerek şartlı tahliyeyle serbest bırakıldı. Olmert bir dönem Siyonist İsrail devletin’de başkanlık görevi yapmış bir siyasetçi olduğunun altını tekrar çizelim.”
“Ultra-Ortodoks Şaş Partisi Lideri ve eski İçişleri Bakanı olan “Aryeh Deri” 2000 yılında rüşvet almaktan suçlanarak üç yıl hapis cezası almış ve cezasının üçte ikisini yattıktan sonra iyi hal nedeniyle 2002 yılında serbest bırakılmıştı.”
İsrail’in yaşadığı toplumsal sorunlarından biride, vatandaşlarının Kanada başta olmak üzere başka ülkelere göç etmesidir.” “Nitekim Siyonist İsrail Göçmen Bakanlığı, son 14 yılda 300 bini aşkın Yahudi’nin işgal altındaki Filistin topraklarından ayrılarak geldikleri ülkelere veya başka devletlere göç ettiklerini belirtmiştir.” Sonradan İsrail vatandaşı olmuş Arapları saymasak İsrail’in nüfusunun 6 milyon civarında olduğunu hatırlayalım. Yapılan göçler, nüfus sayısı oranına göre düşünüldüğünde İşgalci İsrail devleti endişelenip korkuya kapılmakta ne kadar haklı olduğu görülecektir.
“Yaklaşık 6 milyon nüfusa sahip İsrail’de “Kanal 12 televizyonu” ordu istatistiklerine dayanarak verdiği haberde, 2017 de 16’sı intihar sonucu olmak üzere 55 askerin hayatını kaybettiği bildirildi. Bağımsız kaynakların ortaya koyduğu verilere göre, aslında İsrail ordusu içerisindeki İntihar eden asker sayısı, resmi açıklamaların çok daha ötesinde olduğudur.”
“İsrail’de her 6 erkek askerden ve her 15 kadın askerden birinin, psikolojik sorunlarını gerekçe göstererek ordudan erken terhis talebinde bulunduğu kaydediliyor. “İsrail Ordusunda Askerlik Savaşı” adlı kitapta bu konuya değinen İsrailli yazar “Men Horin” İsrailli gençlerin askerliği reddetmelerinin arkasında sadece bir sebep yatmıyor. En önemlisi: laiklik olgusunun yaygınlaşması, insanların Amerikalaşması ve zevklerine düşkün hale gelmeleridir” diyor.
“Amerikan Washington Post gazetesinde yer alan habere göre, İsrail ordusu ülkede zorunlu olan askerlik için alımlarda güçlük çekiyor. Çünkü sayıları hızla artan bir grup İsrail vadandaşı, farklı gerekçelerle askerlikten kaçmanın yollarını arıyor. Orduda subay olarak görev yapmak üzere yapılan başvurularda büyük azalma olduğu kaydediliyor. İsrail Piyade Birlikleri komutan vekil General “Even Roconis” yaptığı bir açıklamada, İsrail askerlerinin %1’inin uyuşturucu bağımlısı olduğunu ifade etti.” Haaretz Gazetesinin bildirdiğine göre, askeri analist “Ze’ev Schiff” anısına Tel Aviv üniversitesin‘de bir konuşma yapan İsrail Savunma Bakanı “Ehud Barak” askere yazılabilecek yaştaki gençlerin dörtte birinin askere yazılmadığını, bu rakamları İsrail Ordusu’ndan aldığını söyleyerek sitem etmişti.
“İsrail Haaretz gazetesi her yıl İsrail’de 8 bin intihara teşebbüs vakasının yaşandığını yazdı. Gazete iki bin intihar vakası ile ilgili ise, herhangi bir resmi kayıda rastlanılmadığını ve intiharların 450’sinin ölümle sonuçlandığını köşesine taşıdı. Bu istatistik her yıl trafik kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla bir rakamı teşkil ediyor. “Ayrıca gazete birçok vakanın da aileler tarafından gizlendiğini açıkladı.” İntihar girişimlerinin İsrail’in toplam nüfusunun yüzde bire yakın yani “0.62`sına” tekabül ettiği düşünülürse durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Şunda hemen belirtelim bu bilgiler 2011 yılı verilerinden elde edilmiş bulgulardır. 2018 yılı için açıklanmış herhangi bir resmi bilgi yok. Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz, İsrail’de yaşanan intihar girişimleri yukarıda verdiğimiz rakamların çok üstündedir.”
İsrail Aile Yapısı Çöküşte:
Yahudilerin ileri gelen Hahamlarından “Eli Ben Dohan” gerçekleştirdiği bir basın toplantısında : “Ne yazık ki İsrail aile yapısı hızlı bir çöküş yaşamaktadır diye tespitte bulundu” İsrail aile yapısının çöküşünü anlamamıza yardımcı olacak saha bilgisi şöyle: Aşağıda sunulan rakamsal veriler, 2000 li yıllara ait olduğuna dikkat çekmek isterim. Her üç evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Resmi yani Tevrat kurallarına göre gerçekleştirilen evlilik sayısı 26.000 iken, boşanmak için mahkemelere açılan dava sayısı 7.000’nin üstüne çıkmıştır. En fazla boşanmanın gerçekleştiği şehir ise Tel Aviv olmuştur.
Eski İsrail Devlet Başkanı “Reuven Rivlin’in” 2015 yılında yaptığı saptamalar, İsrail’in geleceği hakkında bizlere ipucu vermektedir. Reuven şöyle diyor:
Yeni öğrencilerin yarısı İsrail milli kimlik anlatısını benimsemeyen kesimlerden oluşmaktadır. Ayrıca toplumsal dinamikler sebebiyle gelecekte gençlerin yarısının askere gitmeyi ve milli marşı söylemeyi reddetmesi yüksek bir olasılık olarak önümüzde durmaktadır.
“Kokuşmuş İsrail toplumunun içine düştüğü çıkmaz durumu, detaylı anlatım için elimizde yeteri kadar döküman var. Konuyu formatı dışına çıkarmamak için, kronolojik olarak özet bilgiler vermekle yetineceğiz.”
Son 20 yıl içerisinde, çok sayıda İsrailli üst düzey siyasetçi, çeşitli suçlardan dolayı hüküm giydi. Ceza alan İsrailli politikacılar şunlar:
2018’de, Netanyahu ve eşi Sara” rüşvet ve dolandırıcılık suçlamalarından İsrail adli makamları tarafından soruşturmadan geçirildiler. Yürütülen bu soruşturma kapsamında, İsrail Emniyeti başkan ve eşi için yeterli sayıda delile ulaştıklarını açıkladı.
2015’de, İsrail Emniyeti dolandırıcılıkla mücadele birimi “Yinon Magal” için cinsel saldırı suçlamasıyla soruşturma açıldığını duyurdu. Koalisyon hükümetinin milletvekili olan “Yinon Magal’in” hakkındaki ‘cinsel taciz’ iddiaları sebebiyle görevinden istifa etmek zorunda kaldığı belirtildi.
Tazaçi Hanegbi: Likud partisinin önemli isimlerinden biri olan “Hanegbi” 2010 yılında yalancı şahitlik’te bulunmaktan suçlu bulundu. Mahkeme Hanegbi’nin İsrail parlamentosundaki milletvekilliğine son verdi.
Avraham Hirchson: Bir dönem ekonomi bakanlığı yapmış olan Hirchson, milletvekili olduğu 2006 yılı öncesinde, yöneticisi olduğu iş sendikasından 700 bin dolara yakın para çalmak suçundan hüküm giydi. Ayrıca “Hirchson” Haziran 2009’da beş yıl hapse mahkûm oldu.
Şalomo Benizri: Eski bir parlamento üyesi olan Benizri, rüşvet ve zimmetine para geçirmekten Haziran 2009’da 4 yıl hapse mahkûm oldu.
Haim Ramon: Geçmiş dönem Adalet bakanlığı yapmış. Dönemin başbakan adayları arasında gösterilen Ramon, 2007’de başbakanlıkta görevli bir kadına cinsel tacizde bulunmaktan suçlandı. Kamu hizmeti cezası alan Ramon, cezasını tamamladıktan sonra politikaya geri döndü ve Haziran 2009’a kadar dönemin başbakanı “Ehud Olmert’in” kabinesinde değişik görevlerde bulundu.
Gonen Segev: 1995’e kadar enerji ve altyapı bakanlığı yapmış Segev, 2005 yılında 30 bin ectasy hapını Hollanda’ya kaçak yollarla sokmak isterken yakalandı ve 5 yıl hapse mahkûm olmaktan kurtulamadı.
Yitzak Mordeçai: Bir zamanlar İsrail politikasının yükselen siması olan, eski savunma bakanlarından Mordeçai, general rütbesiyle emekli olduğu orduda 2 kez cinsel saldırıda bulunmak suçundan 2001 yılında 18 ay hapse mahkûm edildi.
Ezer Weizman: 2000 yılında devlet başkanlığı yaptığı dönem içinde istifa etti. Nedeni sonra anlaşıldı, 1985-1993 yılları arasında iş adamlarından 300 bin doların üzerinde hediye kabul ettiği ortaya çıkmıştı. Mahkemeye çıkarılmayan “Weizman” 2005’te hayatını kaybetti.
Yukarıda anlatılanlar ışığında şunu söyleyebiliriz: Yahudi toplumunun, yozlaşmış sosyal yapısı sürdürülebilir olmaktan çok uzaktır. Bu durumu İsrail’de en üst makamlarda görevlerde bulunmuş siyasilerden örnekler vererek anlatmaya çalıştık. Eğer çalışmamız İsrail toplumu genellenerek yapılmış olsaydı ortaya çıkan sonuçlar İsrail Yahudi toplumunun tahminlerin ötesinde çürümüş yozlaşmış bir devlet yapısına sahip olduğunu fazlasıyla ortaya koyacaktır. İstatistik ve saha çalışmasıyla ortaya konan gerçekler bizlere şunu bir daha göstermiştir: Silah ve sahip olunan teknolojik imkânlar, yozlaşmamış dürüst insan kaynağına sahip olunduğu zaman ancak blr değer ifade edeceği gerçeğidir.
Amerika Birleşik Devleti istihbarat raporlarına girmiş İsrail ile ilgili çok önemli bir ayrıntıya yer vererek konumuza başka zaman tekrar devam edeceğiz.
70 milyar dolar üzerinde bütçeye sahip 16 ABD İstihbarat Kurumu, “İsrail-sonrası Orta Doğu’ya Hazırlık” adlı 82 sayfalık bir analiz yayınladı. ABD istihbarat raporu, 1967’de çalınan topraklara (tüm dünya bu toprakların İsrail’e değil Filistin’e ait olduğunda hem fikir) topraklara çöken 700 bin kanun dışı İsrail yerleşimcinin toplanıp güzel güzel ayrılacağı belirtiyor. Çalıntı topraklarda süregelen varlıklarını dünya asla kabul etmeyeceği için İsrail, 1980 sonlarındaki Güney Afrika’nın durumuna benziyor.
Selam ve Duayla