Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, İsrail'in saldırılarına karşı uluslararası çare arayışlarını değerlendirdi. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, Türkiye'nin Libya gibi Filistin'le de deniz yetki anlaşması imzalamasını önerdi.
Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, İsrail’in saldırılarına karşı uluslararası çare arayışlarını değerlendirdi.
İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) büyük iş düştüğünü kaydeden Yaycı, “İİT, Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ni birtakım yaptırımlarla zorlamalı. Üye devletlerin çoğunda petrol ve doğal kaynaklar var. Bugünlerde bir koz olarak kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? İthalat-ihracatta kısıtlama ve ambargolar da söz konusu olmalı” dedi.
“İki başlılık İsrail’e yarıyor”
Filistin’deki iki başlılığın İsrail’in elini güçlendirdiğini, Hamas ve El-Fetih’in birlikte hareket etmesi gerektiğini kaydeden Yaycı, Filistin davasının en güçlü savunucusu Türkiye’nin, Filistin tarafından arabulucu tayin edilmesi teklifinde bulundu:
“Biz İsrail’le komşu olduğumuzu söylerken, Filistin’le komşu olduğumuzu da söylüyorduk. Bu komşuluğun getirdiği avantaj kullanılmalı. Filistin’le bir anlaşma yapılabilir mi? Yapılabilir. Türkiye’nin sınırlandırma anlaşması yapacağı yer Gazze Şeridi’dir. Filistin’in iki başlılığı burada geçerli değil.”
“Türkiye’nin eli güçlenir”
İmzalanacak olası bir anlaşmanın kazanımlarına dikkat çeken Yaycı, şunları kaydetti:
“Libya’daki gibi bir pozisyon da oluşturulabilir. Burada İsrail faktörü de anlaşmaya engel değil. Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na (East-Med) Filistin üye olabiliyorsa bizimle de anlaşma imzalayabilir. East-Med üyeliği, Filistin’in Doğu Akdeniz’de kıyısı olan başlı başına uluslararası bir birim olduğunun göstergesidir. Böyle bir anlaşma, East-Med üzerinden Türkiye’ye karşı oynanan oyunu lehimize çevirebilir. Bizim açımızdan stratejik bir satranç hamlesi olacaktır.”
“Uluslarası destek artar”
“Bu anlaşma imzalandığı taktirde Filistin’in denizlerdeki doğalgazdan hak almasını sağlarız. Filistin’e destek olurken, Yunanistan ve Rum Kesimi’nin de oyununu bozarız. İsrail Doğu Akdeniz’deki ittifakları gereği görüntüde karşı çıksa da, East-Med’e üye Filistin’in yapacağı böyle bir anlaşmaya çok büyük tepki vermeyecektir. Hem Filistin, hem Doğu Akdeniz’deki kazanımlar düşünüldüğünde böyle bir anlaşmanın tam zamanı. Bu anlaşma, Filistin’in uluslararası tanınırlığına büyük katkı sağlayacağı gibi, reel politik açıdan Filistin’e uluslararası desteği de arttıracaktır. Böyle bir gelişme karşısında İsrail uluslararası camiada başkalarıyla bambaşka şekilde karşı karşıya kalır.”
“BM üyeliği önemli değil”
Filistin’in BM’de tanınmamasına karşın Yaycı, “Bir devletin devlet olabilmesi için BM tarafından tanınması şartı yok. 1933 tarihli Montevideo Sözleşmesi’ne göre sınırları, halk niteliği kazanmış insan topluluğu ve bir yönetimi olması yeterli. Gazze’de tüm bunlar var. Tayvan buna örnek. O zaman bu anlaşmayı imzalayabiliriz. Sadece BM nezdinde kayda geçiremeyiz. Önemli olan anlaşmadır. KKTC ile 2011’de imzaladığımız kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması da buna en büyük örnektir. Bu anlaşma, KKTC de BM üyesi olmamasına rağmen geçerlidir” dedi.