Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 1972’de hazırladığı “Teokratik Devlet Yapılanmaları” başlıklı raporda, FETÖ ile masonların irtibat ve işbirliği ortaya konuluyor. Örgütün 1968 İzmir Kestanepazarı’nda kurulduğu belirtilen raporda, masonlarla FETÖ’nün irtibatının yanı sıra faaliyet usullerinin de aynı olduğuna dikkat çekiliyor. “Bu gizlilik nedeniyle sıradan bir insan masonluk faaliyetlerinin iç yüzünü bilemez” denilen raporda, aynı durumun FETÖ için de geçerli olduğuna işaret ediliyor.
“Masonların kendilerine sorulduğunda, masonluğun bir hayır ve yardımlaşma kurumu olduğunu ifade ederler. Böyle olunca masonluğun sıradan insanlar için kolaylıkla bir hayır kurumu olduğuna inanmak kolaylaşır. Masonlar incelenmeye başlandığında durum hiç de anlatılan gibi olmadığı açıkça ortadadır” denilen raporda, masonik bir yapılanma olan FETÖ’yü anlamanın yol haritası veriliyor.
MASONLAR VE FETÖ EMİR-KOMUTA SİSTEMATİĞİNE SAHİP
Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 1972/112136 numara ile kayıtlı “Teokratik Devlet Yapılanmaları” başlıklı FETÖ’yü ele alan özel raporunda örgütün kuruluş tarih ve yeri, 1968 İzmir Kestanepazarı olarak veriliyor. Söz konusu raporun, “Masonlar ve F.Gülen Örgütü İlişkileri” başlığında masonların güç ve etkileri şu cümlelerle kayda geçiyor:
“Masonların dünya üzerinde bu denli güçlü ve etkili olmalarının en büyük nedenlerinden bir tanesi, sağlam bir asker gibi emir-komuta sistematiğine sahip olmalarıdır. Bu sistematiğin en büyük özelliği gizlilik prensibidir. Her masonik loca ve derece yalnız kendisine verilen emirleri yerine getirir. Kurulan derece sistemi sayesinde her locanın yalnızca üst kademelerindekiler masonluğun stratejisini bilebilirler. Masonluğu en tehlikeli hâle getiren yönü, faaliyetlerini büyük bir gizlilik içerisinde yürütmesidir. Bu gizlilik nedeniyle sıradan bir insan masonluk faaliyetlerinin iç yüzünü bilemez. Mason yayın organı Mimar Sinan Dergisi s.7, s.14’de ‘Bize verilen sırları kalbimizin en derin köşesinde saklamalıyız. Bir ölü kadar sessiz, bir mezar kadar ketum olmalıyız’ denilmektedir.”
CIA VE MOSSAD FİNANSE ETTİ
Sıkıyönetim Komutanlığı’nın 1972 tarihli raporunda FETÖ’nün CIA ve MOSSAD’ın parası ile kurulduğu şu cümlelerle kaydediliyor: “e. Fetullah Gülen Cemaati; 1942 Erzurum doğumludur Saidi Kurdi’nin oluşturduğu nurculuk öğretisini kendine göre yeniden yorumlayarak cemaat oluşumuna başlamıştır. Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneklerinin kuruluşunda yer almıştır. Bu dernekler ABD’nin Truman doktrini doğrultusunda özellikle NATO’ya üye ülkelerde açtırdığı Sovyet karşıtı yapılanmalardı. Bilakis büyük miktarlarda CIA, MOSSAD vasıtası ile büyük oranda paralar aktarılarak 1970 yılında klasik nurculardan ayrılarak kendi cemaatini oluşturmaya başladı…”
CIA’DAN GÜLEN’E DESTEK
“Masonların kendilerine sorulduğunda masonluğun bir hayır ve yardımlaşma kurumu olduğunu ifade ederler. Böyle olunca masonluğun sıradan insanlar için kolaylıkla bir hayır kurumu olduğuna inanmak kolaylaşır. Masonlar incelenmeye başlandığında durum hiç de anlatılan gibi olmadığı açıkça ortadadır.” denilen raporda, bir mason üstadı ile masonluğa yeni başlayan üye arasındaki şu diyalog bunu apaçık anlatmaktadır: “Büyük üstad önce sizden bir şeref sözü isteyeceğim. Aramızdan alınsanız da burada görüp işittiklerinizi dışarıda hiçbir kimseye açıklamayacağınıza söz verir misiniz? Uçları size çevrilmiş bu kılıçlar yemininizi çiğnerseniz masonluğun sizden nasıl bir öç alacağını, aynı zamanda çekeceğiniz vicdan azabını göstermektedir.”
Görüleceği üzere Türkiye ve dünyanın en karanlık cemaati masonluk ile terör örgütü FETÖ’nün yapılanması birebir aynıdır. FETÖ’cü teröristlerin mahkemelerdeki ketumluğu, söylediklerinin gerçek olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
‘MASONLUĞUN SİYONİZMLE BAĞLANTISI VAR’
FETÖ ile masonların benzerliklerini rapor şu cümlelerle tespit etmeyi sürdürüyor: “Masonların gizlediği gerçekler ise kendi anlatımları ile bunlara hazırlıksız olanlar için yıkıcı ve şaşırtıcı olabilmektedir. Bu doğru bir tespittir. Değerlerine inanmış bir insanı, Allah inancından, millî kimliğinden ayırmak, materyalist yapmak hiç de kolay değildir. Bu ancak yavaş yavaş verilecek telkinlerle olabilir.
Masonluğun bir diğer önemli ayrıntısı, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlanan Siyonizm ile olan bağlantısıdır. Bu, masonların Avrupa’da kiliseye karşı verdikleri mücadelede şekillenmiş bir ilişkidir. Yahudiler de, kilisenin egemen olduğu Hıristiyan Avrupa düzeninden rahatsız oldukları için, bazı etkili Yahudiler masonların savundukları materyalist din dışı felsefeleri desteklemişlerdir. Bu da Yahudiler ve masonlar arasında geleneksel hâle gelen ittifakı sağlamıştır. Masonların Kabala gibi mistik Yahudi öğretilerine olan bağlılığı, ittifaka felsefi bir boyut kazandırmaktadır. Masonlara sorulduğunda, kendileri kesinlikle bunu reddederler. ‘Yahudisiz hiçbir mason locası yoktur. Yahudi sinagoglarında hiçbir mezhep mevcut değildir. Orada masonlarda olduğu gibi semboller vardır. Bundan dolayıdır ki, İsrail Mâbedi bizim müttefikimizdir’ (Akasya mason dergisi, s.62 sf.24) ‘Ritüellerimizde Tevrat’tan sayısız alıntılar mevcuttur.’ (M. Sinan s. 47)”
Örgütün tepe yönetimi Fetullah Gülen, Kasım Gülek ve Yaşar Tunagür’den oluşuyor. Özal’a sunulan 1991 tarihli ‘Gülen Örgütü Raporu’ndaki 14’ü mason olarak işaretlenen ‘İstişare Kurulu Yöneticileri’ şöyle listeleniyor: Abdullah Aymaz, Mehmet Erdoğan Tüzün, Nuri Metin, M. İhsan Kalkavan, Naci Tosun, Ahmet Ak, Demir Ali Bayraktar, Nevzat Ayvacı, İsmail Büyükçelebi, İlhan İşbilen, Mehmet Çelikel, Ali Rıza Tanrısever, A. Kemal Turhan, Mehmet Deniz Katırcı, Ömer Özgül, Enver Özeren, Ömer Uğur, Cemil Koca…
Masonlar ile FETÖ'nün ilişkisini anlatan belge
***
Masonlar ile FETÖ'nün ilişkisini anlatan belge
Yenişafak Gazetesi