Tarihler 29 Mayıs 1453’ü gösterdiğinde Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi gerçekleşti. Siyasi tarihçilerin büyük bir Mareşal olarak gösterdiği henüz 21 yaşındaki Osmanlı Devleti’nin hükümdarı II. Mehmet’in başında olduğu ordu, 6 Nisan 1453’te başlattığı Konstantinopolis’in kuşatmasını kazandı.
Yalnızca Türk tarihinin değil bizzat dünya tarihinin akışını değiştiren bu önemli olay ile beraber, Fatih Sultan Mehmet, Hz. Muhammed’in kutlu övgüsüne de mazhar olmuştu. O günden bu yana da, Konstantinopolis’in fethedilerek “İstanbul” oluşunun yıl dönümü Türkiye’de coşkuyla kutlanıyor. Fethin 567. yıl dönümünde de Türk ve İslam dünyasında pek çok kişi bu coşkuya ortak oluyor.
TÜRK TARİHİNİN EN ÖNEMLİ NOKTALARINDAN BİRİ 29 MAYIS 1453 İSTANBUL’UN FETHİ
Osmanlı ordusu 23 Mart’ta Edirne’den hareket etti ve 2 Nisan’da Konstantinopolis’e vardı. Aynı gün Haliç’in girişi zincirle kapatıldı. Karargâhını Romanus kapısının karşısına Maltepe’ye kuran II. Mehmet son kez teslim çağrısında bulundu ama imparator reddetti. 6 Nisan sabahı ilk saldırı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü.
Kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hâlâ kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmet’i teslim çağrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti. Bunun üzerine Mehmet 24 Mayıs’ta ayın 29’unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın kılıcı
FETİH SÛRESİNİN İLK AYETİ
“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Ve sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder” (Fetih Suresi, 1)
Son saldırı hazırlıklarını, Sultan Mehmet Han’ın en önem verdiği veziri olan Zağanos Paşa düzenledi. Osmanlı ordusu 29 Mayıs’ın ilk saatlerinde taarruza başladı. Osmanlılar son taarruzu üç dalga halinde gerçekleştirdiler. İlk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdılar, ardından Anadolu birlikleri onların yerini aldı. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan Giustiniani’nin savaş alanından ayrılması şehri savunanların arasında büyük moral bozukluğuna neden oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri Kerkoporta adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler. Mehmet, fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofya’ya giderek namaz kıldı ve min-baÊ¿d (bundan sonra) tahtım İstanbul’dur diye buyurdu.
“İstanbul’un düşmesi sadece Bizans İmparatorluğu’nun sonunu ve son etkili imparatorun ölümünü belirler. Zira 150 yıldan beri devam edegelen Osmanlı akınlarıyla Bizans’ın bırakacağı boşluk, zaten yavaş yavaş doldurulmuş durumdaydı. Şehrin düşmesinden önce de Avrupa ile Asya birleştiği bu noktanın hakimi, zaten Osmanlılardı. Bizans’ın o günlerde İslam okyanusu içerisinde bir Hristiyan adacığından farkı kalmamıştı.” (The Ottoman Centuries: The Rise and Fall of The Turkish Empire / Lord Kinross)
HZ. PEYGAMBERİN ÖVGÜSÜNE MAZHAR OLAN BİR KOMUTAN: FATİH SULTAN MEHMET (1451 – 1481)
II. Mehmet, Osmanlı ordularının başında Konstantinopolis’i fethettiğinde daha 21 yaşındaydı. Batılılar ona bu fetihten dolayı, “Grand Turco (Büyük Türk)” adını verdiler. Dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olarak kabul edilen ve yeni bir çağı başlatan kutlu fethe imza atan Fatih Sultan Mehmet, iyi bir komutan ve çok iyi bir devlet adamıydı. Ayrıca, İslam dünyasının o dönemde beklediği en önemli olaylardan birisini gerçekleştirerek, İslam Peygamberinin sözlerini yerine getiren birisi olmuştu.
“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” – Hz. Muhammed
II. Mehmed’in İtalyan ressam Gentile Bellini’ye yaptırdığı 1479 tarihli portre
ÇAĞ AÇIP ÇAĞ KAPAYAN TÜRK HÜKÜMDARI: FATİH SULTAN MEHMET
Osmanlı İmparatorluğunun yedinci padişahı olan II. Mehmet, 30 Mart 1432’de Edirne’de doğdu. Babası Sultan İkinci Murad, annesi Humâ Hatun’dur. Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir yapıya sahipti. Devrinin en büyük âlimlerinden çok iyi eğitim görmüştü; yedi yabancı dil bildiği söylenir. Âlim, şâir ve sanatkârları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı. İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi. Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed’in en çok değer verdigi âlimlerden biridir. Fatih Sultan Mehmed, gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir komutan ve idareciydi. Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi.Fatih Sultan Mehmed, okumayı çok severdi. Farsça ve Arapça’ya çevrilmiş olan felsefî eserler okurdu. 1466 yılında Batlamyos Haritası’nı yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı. Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı. Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed, yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul’a getirtti. Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu, kendi döneminde İstanbul’a geldi. Ünlü ressam Bellini’yi de İstanbul’a davet ederek kendi resmini yaptırdı. Fatih Sultan Mehmed, 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat yirmi beş sefere katıldı. Azim ve irade sahibiydi. Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı. Devlet yönetiminde oldukça sertti. Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi.20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul’u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırarak ‘Fatih’ unvanını aldı. Hz. Muhammed’in Hadis-i Şerifinde müjdelediği İstanbul’un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı. Ortaçağ’ı kapatıp, Yeniçağ’ı açan cihan hükümdarı Fatih Sultan Mehmed, nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü, Maltepe’de vefat etti ve Fatih Camii’nin yanındaki Fatih Türbesi’ne defnedildi. O’nun Roma’yı fethedeceği düşüncesiyle zehirlendiği de kaynaklarda yer almaktadır.