Yemen’in başkenti Sana’yı ve diğer kritik bazı bölgeleri 2014’ten bu yana kontrollerinde tutan ve 7 yıldır Suud Krallığının destek verdiği hükümet güçleriyle savaşta sık sık Suudi Arabistan’ı hedef alan İran destekli Husiler, son zamanlarda BAE’ye yönelik eylemlerini de artırdı.
Yemen’in Hudeyde Limanı açıklarında BAE’ye ait bir yük gemisine 3 Ocak’ta el koyan Husiler, son olarak 17 Ocak’ta BAE’nin başkenti Abu Dabi’yi İran menşeli balistik füze ve kamikaze insansız hava araçlarıyla (İHA) hedef aldı.
Abu Dabi’nin Musaffah bölgesine düzenlenen saldırı sonucu 3 petrol tankerinde patlama meydana geldi, saldırıda biri Pakistanlı, ikisi Hindistanlı olmak üzere 3 kişi hayatını kaybederken, 6 kişi yaralandı.
Saldırıdan kısa süre sonra BAE Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Bu saldırı cezasız kalmayacak. BAE, bu terör saldırılarına ve gerilimin tırmandırılmasına karşı cevap hakkını saklı tutmaktadır.” ifadeleri kullanıldı.
BAE’ye yönelik saldırılardan “Yemen Kasırgası Operasyonu” olarak söz eden Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, Abu Dabi ve Dubai havalimanları ile diğer bazı hassas bölgelere düzenledikleri saldırılarda Kudüs-2 ve Zülfikar balistik füzeleri ile Samad adlı kamikaze İHA’ların kullanıldığını açıkladı.
Yemen’de hükümet güçlerine destek için 2015’te Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan ve BAE’nin de yer aldığı Arap koalisyonu ise saldırıdan birkaç saat sonra Sana’da Husilerin liderlerini hava saldırılarıyla hedef aldığını duyurdu.
Husilere yakın yerel basın, Sana’ya yönelik hava saldırılarında kendilerine bağlı Havacılık ve Hava Savunma Yüksekokulu Dekanı Tuğgeneral Abdullah Kasım el-Cuneyd’in öldürüldüğünü aktardı.
Yemenli uzmanlara göre Cuneyd, Suudi Arabistan ve BAE’ye yönelik saldırıların arkasındaki kilit isimlerden biriydi.
Bütün bunlarla birlikte Husilerin Başmüzakerecisi Muhammed Abdusselam’ın 10 Ocak’ta Umman’ı ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile saldırının yaşandığı gün de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile görüşmesi dikkatleri çekti.
Saldırıların hedefinde hassas stratejik bölgeler vardı
Abu Dabi’de saldırıların düzenlendiği yerler, BAE hükümetinin petrol ve enerji sektörlerindeki tüm faaliyetlerini yürüten ülkenin ulusal petrol şirketi ADNOC’a ait hassas stratejik bölgelerden sayılıyor.
Saldırıda hedef alınan diğer noktalardan Abu Dabi Havalimanı ise başkentin can damarı ve BAE’nin önemli tesislerinden biri kabul ediliyor.
BAE neden hedef haline geldi?
Husilerin son zamanlarda BAE’ye yönelik saldırılarının arkasında yatan en büyük sebebin Abu Dabi’nin desteğini alan Amalika (Devler) Tugaylarının son haftalarda Şebve ve Marib bölgelerindeki cephelerde kaydettiği ilerleme. Husilerin bu saldırılarla bölgedeki denklemi kendi lehlerine değiştirmeyi amaçladığı söylenebilir.
BAE tarafından silahlandırılan ve yaklaşık 30 bin askeri bulunan Amalika Tugayları, ocak ayının başında Husilere karşı hükümet güçlerine destek vererek, günlük 50 bin varil petrol üretimiyle ekonomiyi ayakta tutan ve 300 kilometre uzunluğundaki sahiliyle stratejik konumdaki Şebve vilayetinin tamamını 10 gün gibi kısa sürede Husilerden geri aldı.
Gaz ihracatı için Umman Denizi kıyısındaki Belhaf Limanı’nı da sınırlarında bulunduran Şebve’nin kaybedilmesi ekonomik kaynakları çok sınırlı olan Husiler için ağır bir darbe oldu.
Kuruluşu 1971’e dayanan Amalika Tugayları, Husilerin yaklaşık bir yıldır almaya çalıştığı Marib bölgesindeki cephelerde de hükümet güçlerinin ciddi kazanımlar elde etmesine yardımcı oldu.
Amalika Tugayları, son günlerde Marib’e bağlı Harib bölgesinde de geniş alanların Husilerden alındığını duyurdu.
Husiler, böylece ülkenin en büyük petrol yataklarından birine sahip olan Yemen’in tek doğal gaz üretiminin yapıldığı Marib kentinde de son aylarda verdiği ağır kayıplarla bazı kazanımlarını kaybetmiş oldu.
Husiler, cephelerdeki yenilgilerden sonra intikam peşinde
İran destekli Husilerin, BAE’den isteğinin Yemen’de kendilerine karşı savaşan gruplardan desteğini çekmesi olduğu belirtiliyor.
Ülkedeki son gelişmeleri AA muhabirine değerlendiren Yemenli siyaset uzmanı Yakub el-Atvani, “BAE’den büyük destek alan Amalika Tugaylarının son günlerde birçok bölgede ilerlemesi Husileri öfkelendirdi.” dedi.
Atvani, BAE’nin Amalika Tugaylarına desteğinin ülkedeki denklemi değiştirdiğini söyleyerek, “Yemen’de askeri ve siyasi alanlarda tansiyon giderek yükselecek. Bu da ateşkese ilişkin uluslararası çabaları olumsuz etkiler.” diye konuştu.
Tuğgeneral Mesad es-Salahi de Husilerin Abu Dabi’ye yönelik saldırılarla, BAE’nin doğrudan desteğini alan Amalika Tugaylarının petrol bölgesi Şebve’yi geri almasına misilleme yapmayı amaçladığını söyledi.
BAE destekli güçlerin Şebve ve Marib’de kaydettiği ilerlemenin ardından Beyda bölgesinde de Husileri hezimete uğratabileceğine işaret eden Salahi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Husiler son günlerde hem Şebve’de hem Marib’de ağır darbeler aldı. Amalika Tugayları ve Arap koalisyonunun hava saldırıları Husilerin canını yaktı. Bu nedenle Husiler, Abu Dabi’deki sivil tesislere yönelik saldırılarla intikam almak istiyor. Husiler, koalisyon güçlerinin saldırılarında askeri liderleri ve ağır silahlarını kaybetmesinin ardından BAE’yi hedef aldı.”
“İran, Körfez’deki komşularına caydırıcı gücünü göstermek istemiş olabilir”
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) İç Politika Koordinatörü Mehmet Koç ise Husilerin BAE’ye yönelik saldırılarının arka planının 16 Ocak’ta İran’ın batısındaki Hemedan, Kirmanşah ve Senendec kentlerinde duyulan patlama sesleriyle ilgili olabileceğine işaret etti.
İranlı yetkililerin daha sonra “yıldırım düşmesinden” kaynaklandığını açıkladığı seslerin aslında o bölgedeki askeri noktalara saldırı olduğuna dair ciddi iddiaların bulunduğunu söyleyen Koç, “Bazı güvenlik uzmanları, Kirmanşah’taki füze rampalarının radara yakalanmayan savaş uçağı veya silahlı insansız hava araçlarıyla vurulduğuna dair iddialarda bulundu.” ifadelerini kullandı.
Bu olayın ardından Devrim Muhafızları Ordusu’nun sosyal medya hesaplarından “İstediğimiz zaman istediğimiz yerde misilleme hakkını kullanacağız.” şeklinde paylaşımlar yapıldığını hatırlatan Koç, paylaşımların saldırı iddialarıyla ilgili olabileceğini söyledi.
Koç, İran topraklarına yönelik iddia edilen saldırılarda BAE veya Suudi Arabistan hava sahasının kullanılmış olabileceğinin değerlendirildiğini ifade ederek, “İran da Husilerin BAE’ye yönelik saldırılarıyla Körfez’deki komşularına caydırıcı gücünü göstermek istemiş olabilir.” ifadelerini kullandı.
BAE’nin Körfez ekonomisinin merkezinde olduğuna dikkati çeken Koç, şöyle konuştu:
“Özellikle Dubai, bölgede Doğu ile Batı arasında ciddi bir ticari üsse dönüşmüş durumda. Bu saldırılar BAE’ye bu imkanlarını ciddi şekilde kaybedebileceğini ve kırılganlığını hatırlatma mesajı da taşıyor.”
AA