İsrailli eski Bakan Shlomo Ben-Ami Project Syndicate adlı medya kuruluşunda yayınlanan 'Yeni bir Orta Doğu düzeni kurmak' başlıklı yazısında, Akdeniz'deki gaz rezervleri için kurulan ittifakları, Türkiye'ye karşı alınması gereken tavrı ve İsrail'in bölgedeki planlarını kaleme aldı.
“Orta Doğu’da ittifaklar beklenmedik şekillerde değişiyor”, diyen Ben-Ami, “Ortaya çıkan konfigürasyon, görünüşte sonsuza dek savaş ve barış arasında ince bir çizgide yürüyen bir bölge için ne anlama geliyor?” diyerek yazısına devam etti.
“Devam eden değişimler büyük ölçüde İran’ın artan etkisinden kaynaklanıyor,” iddiasında bulunan İsrailli eski Bakan, “Körfez ülkeleri, uzun zamandır müttefikleri olan ABD’nin İran’ın yükselişini durdurmak için yeterince şey yapmadığından korkuyor. Ancak İran tek faktör değil. Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve Mısır sularında enerji rezervlerinin keşfi eski düşmanları (İsrail, Mısır ve Kıbrıs) bir araya getirdi. Ürdün, iki ülke arasındaki siyasi gerginliğe rağmen İsrail’den gaz satın almak için 15 yıllık bir anlaşmaya yaptı.” dedi.
Ben-Ami, Doğu Akdeniz’de gaz rezervlerinden faydalanmak için yeni bir oluşuma dikkat çekerken, “Şimdi, bir Doğu Akdeniz enerji topluluğu ortaya çıkıyor. Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun (EastMed) ilki 2019’da Kahire’de düzenlendi. Geçen yıl bu forum, son derece farklı üyelerden oluşan bir hükümetlerarası örgüt haline geldi: Kıbrıs, Mısır, Yunanistan, İsrail, İtalya, Fransa, Ürdün ve Filistin.” dedi.
Doğu Akdeniz’de Türkiye karşıtı olarak kurulan ittifaka, farklı bir şekilde yaklaşan Ben-Ami Türkiye hakkında ses getirecek yorumlarda bulundu. “Doğu Akdeniz’de işbirliğini derinleştirmeye yönelik çalışmalarda bariz bir şekilde bir ülke eksik, Türkiye.” dedi.
Doğu Akdeniz’de rakiplerinin sayısını azaltmak isteyen İsrail’in nasıl bir yol izlemesi gerektiğini açık bir şekilde anlatan İsrailli eski Bakan şu sözlerle yazısına nokta koydu:
“Ancak doğrudan yüzleşme, potansiyel olarak felaket sonuçlarıyla birlikte yalnızca kaosu besleyecektir. Bunun yerine ABD, gözlemci olduğu EastMed’i Türkiye ile bir geçici anlaşmaya ikna etmek için benzersiz konumunu kullanmalı, ona üyelik için bir yol ve nihayetinde keşif ve gelir paylaşımı anlaşmasında bir pay sunmalıdır. Kısacası, ABD, Doğu Asya’daki kendi “dost ve düşmanları” (ABD müttefikleri olan kendi aralarında düşman olan ülkeler) arasında çatışmayı önlemek için sıklıkla kullandığı aynı türden dengeli diplomasiyi sergilemelidir.”