ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
23°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
21°C

Türkiye, Biyolojik saldırıya hazır mı?

Türkiye, Biyolojik saldırıya hazır mı?
06.05.2020 17:22
A+
A-

Biyolojik saldırıya karşı Türkiye hazırlıklı olmalı"

Prof. Dr. Erhan, devletlerin ve devlet dışı aktörlerin biyolojik bir saldırıya karşı yeni savunma doktrinleri ve mekanizmaları geliştireceklerini söyledi. Bu tür saldırılara karşı Türkiye'nin de birtakım siber sistemler geliştirmesinin önemine işaret eden Erhan, önleyici ve caydırıcı mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Devlet dışı aktörler veya terör örgütlerinin gerçekleştirecekleri muhtemel bir biyolojik saldırıya karşı tüm dünya gibi Türkiye'nin de hazırlıklı olması gerektiğini belirten Erhan, "Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin hem konvansiyonel savunma yatırımlarının devam edeceğini hem de bu tür konvansiyonel olmayan saldırı ihtimallerine karşı takip, önleme, caydırma, istihbarat gibi alanlarda çok ciddi yatırımlar yapacağını düşünüyorum. Çünkü bu saldırılar gerçekleştikten sonra durduramıyorsunuz. Önemli olan bunları baştan engellemek." ifadelerini kullandı.

– Biyolojik silahlara karşı nükleer tehdidi olasılığı

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol da koronavirüs salgınının, ulus devletlerin gelecekte insan sağlığını tehdit eden her türlü biyolojik tehditle karşı karşıya kalacağını göz önüne serdiğini söyledi.

Koronavirüs salgınıyla dünyanın biyolojik silahlanma noktasında yeni bir döneme girdiğini belirten Prof. Dr. Erol, devletlerin bu tehdide karşı yeni tedbirler geliştirirken, caydırıcılıklarının temelinde yatan askeri kapasitelerini geliştirmekten de geri kalmayacaklarını vurguladı.

Silahlanma yarışının artarak devam edeceğine değinen Erol, "Zira Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemdeki belirsizlik ve bu bağlamda yoğun güç mücadelesi devam etmektedir. Ayrıca, biyolojik silahların nükleer-konvansiyonel silahların yerini tutması ya da onların oynadığı rolü üstlenebilmesi de mümkün değildir. Her üç silah sistemini farklı tutmak lazım. Devletler açısından öncelik, kullanım boyutuyla konvansiyonel silahlar olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova'nın, denizaltından fırlatılan balistik füzelerle yapılan her türlü saldırının Rusya tarafından nükleer silahla yanıt vermeyi gerektiren sebep olarak kabul edileceği yönündeki açıklamasını da hatırlatan Prof. Dr. Erol, şöyle devam etti:

"Salgının zirve yaptığı bir dönemde yapılan bu açıklama, devletler oyunu açısından aslında çok fazla şeyin değişmediğini bir kez daha göstermektedir. Rus savaş doktrininin caydırıcılığı ise elbette silahlanma yarışından geri kalmamaktan geçmektedir. Bu oyuna Avrupa, Çin ve Hindistan'ı, hatta İran, İsrail ve diğerlerini dahil ettiğimizde önümüzdeki tablonun vahameti daha da belirginleşmektedir. Burada bir diğer önemli husus ise biyolojik silahlara karşı nükleer silah kullanma tehdidi olasılığıdır. Devletler, kendi bekalarına yönelik bir biyolojik tehdit ya da saldırı gördüklerinde ve bunu teyit ettiklerinde nükleer karta sarılabilirler. Tam tersi de olabilir. Devletler kendilerine yönelik biyolojik silah tehditlerine ve ülkelerine yönelik olası müdahalelere karşı nükleer-konvansiyonel caydırıcılıklarını ön plana çıkartabilirler. Bu her iki olasılık, tüm devletler açısından silahlanma yarışının devamını bir mecburiyet haline getirmektedir. Öte yandan çok daha ürkütücü olan, bu biyolojik silahların terör grupları aracılığı ile gerçekleştirilmesi ihtimali. Türkiye de hem konvansiyonel hem de konvansiyonel olmayan saldırı yani biyolojik saldırılara karşı hazırlıklı olmalı."

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.