Afganistan’da büyük resme bakmak gerekir. Elbette sahnede tali resimler de var. Bu resimler perde olup büyük resmi gölgelememeli, görmemizi engellememeli. Üzerini kapatmamalı. Tarih sapağında Müslümanlar yeni bir tarih nöbeti yakaladılar. ‘Müslümanlar Tarih Nöbetinde’ başlıklı yazımda esasında bu konuya temas etmiştim. Taliban’ın geçmişteki yanlışlarıyla alakalı olarak çok şeyler söylenebilir ve konuşulabilir de. Lakin habbeyi kubbe yapmamak ve adilane davranmak, ölçülü değerlendirme yapmak gerekir. Kimileri ise habbeyi kubbe yapıyor. Dolayısıyla büyük resme karartma uyguluyorlar. Londra’dan yayın yapan el Hivar Kanalından Azzam Temimi’nin ifade ettiği gibi 1989 yılında Gorbaçov’un Afganistan’dan çekilmesinden iki yıl sonra 1991 yılında SSCB havlu atmış ve tarih sahnesinden çekilmiştir. Afganistan bozgunu ve çekilmesi Sovyet imparatorluğunun dağılması ve sonu olmuştur. Azzam Temimi ABD’nin çekilmesinin de aynı sonucu doğuracağını, aynı anlama yani imparatorluklarını kaybetme anlamına geleceğini haber vermektedir. Denildiği gibi Afganistan imparatorluklar mezarlığıdır. Nitekim, bir rüya da açıkça buna işaret etmektedir. Bir bayan rüyasında gökyüzünde bir kabir ve kabrin içinde de 1443 hicri yılı yazıldığını görmüştür. Bu perdesiz rüyalardan birisidir. Rüyayı baştan anlatmakta fayda var. Rüyayı gören bayan önce Sovyetler Birliği’nin bayrağının yükseldiğini ardından da inişe geçtiğini ve indiğini görüyor. Sonrasında da SSCB bayrağı yerine Amerikan bayrağının yükseldiğini görüyor. Ardından şerit halinde olaylar akıyor. Sonrasında gökyüzünde bir kabir görünüyor. Kabrin içinde ise 1443 hicri yılı yazıyor.
Trump’ın başa geçmesinden ve ardından Biden lehine seçimleri kaybetmesinden sonra ABD açısından sonun başlangıcı ve dramatik olaylar yaşanmaya başladı. İmparatorluğuna veda ettiğine dair seri işaretler alınıyor. Bunlardan birisi de düzensiz bir biçimde adeta Angalina Jolie’nin ifadesiyle ‘sıvışırcasına’ Afganistan’ı terk etmesidir. Trump’ın Beyaz Saray’a veda etmesi de Amerikalıların Afganistan’dan çekilmeleri de çok dramatik sahnelere eşlik etmiştir. Adeta çöküşün başlangıcını temsil etmiştir. 1975 yılında Vietnam bozgununu yaşayan ABD 1990’lı yılların başı ile 2000’li yıllarda tekrar haşin güce dönüş yapmış ve sonrasında Irak ve Afganistan sahnelerinde ayakları suya değmiştir. Vahşetiyle ve mezalimiyle kadere fetva verdirmiştir.
Bilindiği gibi Amerikan askerleri Afganistan’ı 31 Ağustos tarihine (2021) kadar terk edecekler. Şimdilik planlarda bir değişme yok. Lakin süreç sancılı işliyor. Çekilme kimilerinin içine sinmiyor.Rüyada görüldüğü gibi ABD 20 yıl önce Afganistan’da kendi kuyusunu kazdı ve adeta 2021 yılı ya da 1443 hicri yılı mezarı haline geldi. (https://www.youtube.com/watch?v=U2SCBh4g4zg) ABD nebbaş gibi davrandı hep başkalarının ve başka ülkelerin mezarını kazdı. Servetlerini yağmaladı. Afganistan’da büyük idari beceriksizlik gösterdi ve harcamalar yolsuzluk girdabında kaybolup gitti. Kısaca gökyüzündeki mezar Amerikalıların mezarı. Ve tam da 1443 hicri yılına hatta başlangıcına denk gelmiştir. ABD’yi çok uzun bir yıl beklemektedir. Afganistan’da Aşura zaferi yaşanmıştır. Muharrem ayının 10’uncu günü yani Aşure günü 18 Ağustos 2021, Çarşamba gününe denk gelmişti.
Daha önce İngilizler de hazlarını denemişler ve tarih içinde bir günde (1800’lü yıllar) en büyük kayıplarını (bir günde 1000 asker) Helmend’de vermişlerdi.
Elbette şamata yapmayız ve kimsenin acısıyla avunmayız. Lakin yüreğimiz de soğumalıdır. Adalete inancımız tamdır. Denildiği gibi Allah mühlet verir yani imhal eder ama asla ihmal etmez. Bazılarımız rövanş anına tanık olur bazılarımız da olmayabilir. Lakin adaletin ibresi hiç şaşmaz. Ummadığınız bir anda yanı başınızda beliriverir.
Son sıralarda genel yorumlarda bu odak ve eksen mesele göz ardı ediliyor. Varsa yoksa eski defterler karıştırılıyor ve bu büyük resme gölge düşürülmeye çalışılıyor. Afganistan’ın müzmin ve akut problemlerinin tamamını Taliban üzerine yıkıyorlar. Taliban’ın günahı Taliban’a ama bu arada aynı sistematik oranda ABD veya kuklalarına eleştiri okları doğrultanlara pek rastlamadık. Adeta Amerikalılar kollanıyor. Onun ötesinde Batı’da çekilmemeliydik ve erken çekildik naraları atılıyor. Demek ki dertleri üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Burada tarihi bir dönüm noktası yaşanıyor. Afganlılar fıtrilikleriyle ve sıdkı sadakatleriyle Amerikalılar ise güçleriyle ve nobranlıklarıyla, kaypaklıklarıyla kaybetmişlerdir. Dünyanın iki süper gücü de sırasıyla elendi. Bu, yeni güçlerin ortaya çıkacağı anlamına geliyor. Bunlardan birisi de Gazze ile Afganistan arasında mustazafların zaferini yaşatan İslam’ın çocuklarıdır. İslam şahıslardan değil yaşattıkları değerlerden ibarettir. İnsani hikayelerden mahrum kahramanlıklar kahramanlık sayılmaz. Barbarlıktır. Bu anlamda Paul Kennedy’nin sözüne de katılıyoruz. İslam Müslümanlardan ibaret değildir bütün bir beşerin ortak dinidir. Ümmeti icabet ve ümmeti davet kanatları olarak İslam bütün insanlığı kapsar ve kucaklar. Fiili Müslümanlar var potansiyel Müslümanlar var.
Afganistan zaferinin hakkını vermekten kaçınmayalım.
Kısaca Afgan yurdunda yenilgide SSCB ile ABD nöbetleştiler. Müslümanların yeni nöbet diyarı, rıbat alanı Afganistan’dan başlıyor, Kudüs kapılarına kadar uzanıyor.