İkinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul'un ajan kaynadığı ve ajanların bu şehirde cirit attıkları rivayet edilir. Son sıralarda bir ajanın sırlarıyla birlikte ölümü yine İstanbul'u ilgili odağı haline getirdi. Eski MI6 ajanı İngiliz James Gustaf Edward Le Mesurier'in bir süredir yaşadığı ve Beyaz Baretleri yönettiği Beyoğlu'ndaki home-office'sinden yere çakılmış vaziyette öldüğü anlaşılmıştır.
Yapılan otopsi sonucunda darp izine rastlanmamış, muhtemelen intihar sonucu öldüğü ağırlık kazanmıştır. Bununla birlikte zehirlenip zehirlenmediği gibi hususlar henüz netlik kazanmamıştır. Neden İstanbul'u mesken tutmuştur ve neden intihar etmiş veya henüz bulguya rastlanmamış olmakla birlikte zehirlenmişse neden zehirlenmiştir?
Herkes yaşadığı tarzda ölür. Su testisi su yolunda kırılır. Askerler ayakta ölürken ajanlar ise tarzlarına uygun bir biçimde esrarengiz bir biçimde dünyalarını değiştirirler. Ölümünden sonra olay mahallinde yapılan tetkikat neticesinde evinden; çoğu James Bond'la ilgili 200'den fazla 'ajanlık' romanı çıkan Le Mesurier'in hayat hikayesi de deşifre olmaya başladı. Bu detaylar onun muzır merakını da yansıtmaktadır. Ajanlığı severek yaptığı ve hayat tarzı haline getirdiği anlaşılmaktadır. Lakin bedelini de genç sayılan yaşında ölümüyle ödemiştir. Üçüncü eşinin anlattığına göre, son yıllarını stresli ve gerilim içinde geçirmiş ve hayatını havyardan ziyade müsekkinlerle sürdürmüştür. Le Mesurier Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'da öldürülmesinden bir yıl sonra intihar etmiştir. Merhum Cemal Kaşıkçı da bayanlara 'ilgi veya düşkünlüğüyle' tanınmaktadır. Menfur cinayet onu kadın izi üzerinden yakalamıştır. Birden fazla evlenmiş ve son olarak Hatice Cengiz ile hayatını birleştirmek üzere veya evlilik yolunda iken ülkesinin ajanları tarafından kapana kıstırılmıştır.
Le Mesurier'in ölümünde de evliliklerinin doğrudan veya dolaylı olarak payı ve rolü var mıdır? İsveç asıllı üçüncü eşi Emma Winberg ile 2008 yılında Irak'ta tanışmış ve Bağdat'ta evlenmişler. Her ikisi de Ortadoğu ile Afrika'da kriz bölgelerinde cirit atmışlar. Bir ayrıntıya göre Emma Winberg 2002-2004 yılları arasında Kudüs'te İngiltere konsolosluğunda çalışmış. Bu doğru ise İngiltere ile ne tür bir ilişkisi vardı? Le Mesurier ile evlenmesi İngiltere bağlantısı kuşkusunu artırmaktadır. Her ikisisin de Kudüs geçmişi vardır.
Burada Emma Winberg'in kişiliği de önem kazanmaktadır. Kocası gibi bölgeyi turlayan Emma Winberg ne adına ve kimin adına çalışmaktadır? Kendi hesabına sıradan bir sergüzeşt, meraklı biri midir yoksa başkaları hesabına mı çalışmaktadır? Yoksa ikisi bir kombinasyon mudur? Bu sorulara bizim kesin bir cevabımız yok. Ama ilişkiler portföyü bu kadar kabarık olan birisinin pek kendi hesabına çalıştığı söylenemez. Söylense de inandırıcı olmaz. Bölge yeniden yapılanırken, karılırken İngiltere'nin bigane kalması düşünülemezdi. Ajanlarını bölgeye göndermiştir. Bunlardan birisi de- belki de en önemlisi -Le Mesurier idi.
Le Mesurier Kudüs gibi Saraybosna'da da kalmış ve görev yapmış. Sonuncu durağı İstanbul olmuş.
Misyonunun sonunda!
Dikkat edilirse ölümü Ebubekir Bağdadi'nin ölümünün ertesine rastlamıştır. Bağdadi'nin ölümü analiz edildiğinde genelde tasfiyesi, misyonunun tamamlanmasıyla izah edilmiştir. Misyonu bitmiş ve işi bitirilmiştir. Son sıralarda Suriye rejimi ile Rusya tarafından ajan kategorisine sokulan Beyaz Baretler de misyonlarını tamamlamak üzereler. Zira Suriye meselesi Esat ile halkın arasında bir mesele olmaktan çıkmış mesele devletler oyununa dönmüştür. Halk ile rejim arasındaki mücadele tavsamıştır. Bu nedenle de Le Mesurier'in yol ayrımında olduğunu varsayabiliriz. Tamam mı yoksa devam mı? Onun açısından zorlu bir tercih. Konunun bu yönüyle ilgili yeni bir ayrıntı da Le Mesurier, irtibatlı olduklarına İstanbul'da görevlerinin ve misyonlarının tamamlandığını söylemiş. Misyonun tamamlanması Le Mesurier'in işlevinin de bittiğine ve tali olarak kara kutuyu ortadan kaldırmanın vaktinin de geldiğine mi işaret ediyor?
Belki de bu nedenle son zamanlarında eşinin anlattığı gibi stres yüklüdür. Bu stres yükü onu ölümü taşımıştır. Bir de İsveç ile birlikte Rusya ile istihbarat alanında en gerilimli ve çekişmeli ülkelerin başında İngiltere gelmektedir. Putin İngiltere'yi hesaplaşma arenası, üssü olarak seçmiştir. Burada birçok Rus muhalifi zehirleyerek ortadan kaldırmıştır. Putin İngiltere'ye kaçan kara kutularını birer ikişer zehirleyerek etkisiz hala getirmiş veya saf dışı bırakmıştır. Bunlardan birisi de Şamil Basayev'i dolaylı yollardan Dağistan'a çeken ve çıkarma yapmasına neden olan Yeltsin'in adamlarından Rus oligark Boris Berezovsky'den başkası değildir. Acaba bu defa Putin, zehirleriyle Beyaz Baretlerin kurucusu Le Mesurier'e kadar uzanmış olabilir mi? Kim bilir! İlaçlar veya zehirler kimyasını değiştirmiş olabilir. Fakat yine de söylemeliyiz ki bu ihtimal sadece bir faraziyeden ibaret!
Kendisiyle son görüşen şüpheliler listesi çıkartılıyor. Bunlardan birisi sağdıç olarak ifade edilen Faruk Habip. İntihardan saatler önce 10 Kasım tarihinde sağdıç Faruk Habib ile baş başa iki saat geçiriyor. Zanlılar listesinde bulunanlardan birisi Faruk Habip. Bir diğeri de yine esrarengiz bir kişi olarak anılan Suriye asıllı kağıt mendili satıcısı Muhammed'den başkası değil ve bu adam garip tavırlı birisi. Beyoğlu'ndaki home-office yanında düzenli olarak mendil satıyor. Lakin olay öncesinde ve sonrasında garip bir biçimde ortadan kayboluyor, sırra kadem basıyor. Muhammed muhtemelen Suriye muhaberatının emrinde biri. Başka istihbarat teşkilatlarının da emrinde olması da muhtemeldir. Suriyeli Muhammed, James Bond müsveddesi İngiliz ajanının ofisinin karşısında sektirmeden her sabah saat 8 00 sularından itibaren kağıt mendil satar. Sokağın tenha ve ticari yönden getirisinin az olmasına rağmen. Mahalle esnafı kendisinin bir ajan olabileceğini düşünüyorlar hatta kendisine de bunu fısıldıyorlar. Meçhulden gelen Suriyeli Muhammed Le Mesurier'in de dikkatinden kaçmış olamaz. Bu durumda izini kaybettiren 'Muhammed' kimin hesabına çalışıyordu? Le Mesurier'in tarafında mı yoksa karşısında mıydı?
Bunlar cevap arayan detaylar.
Majestelerinin ajanının sonu biraz da bize misyonu bitmiş halde -varsayımlardan birisine göre- intihar eden Arap Lawrance olarak bilinen Thomas Edward Lawrence'in durumunu hatırlatmaktadır. 19 Mayıs 1935 günü Dorsetshire'da motosiklet kazası sonucu 46 yaşında öldü. Bu kaza etrafında birçok mütalaa ve kurgu yürütülmektedir. Lawrance 46 yaşında ölürken Le Mesurier 48 yaşında haşata gözlerini yumdu.
Bununla birlikte akıbetleri en çok benzeyen ikiliden öteki Abdunnasır'ın Damadı Eşref Mervan'dır.
27 Haziran 2007'de İngiltere'nin başkenti Londra'da Majestelerin ajanı Le Mesurier'in sonunu hatırlatın bir şekilde 'balkondan düşüp' şüpheli bir şekilde ölen Eşref Mervan, 1966'da dönemin Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnâsır'ın kızı Muna ile evlenmişti. Cumhurbaşkanlığı muhafız alayında görevli olan babasının yardımıyla yönetim kadrolarına tırmanan Mervan, Muna Abdunnâsır'la evliliğinin ardından gücünü pekiştirdi. 1970'de Abdunnâsır öldüğünde, Enver Sedat, koltuğunu koruyabilmek için Eşref Mervan'la yakınlığını sürdürdü. Mervan da özellikle dış ilişkiler konusunda, Sedat yönetiminin gayri resmi elçisi olarak hizmet etti. Sedat'ın 6 Ekim 1981'de suikasta kurban gitmesinin ardından Londra'ya yerleşen Mervan, servetinin kaynağı konusunda sürekli şüphelere muhatap oldu.
İsrailli tarihçi Ahron Bregman'ın 2002'de Eşref Mervan'ı resmen "İsrail ajanı" olarak deşifre etmesi, Mısır'ın eski muktedir adamı için zor günlerin başlangıcıydı. Bregman, "Eşref Mervan, 1969'dan itibaren sürekli İsrail'e çalıştı. Ama onun sadece İsrail'e çalıştığını da düşünmemek gerekir. Mısır istihbaratı da Mervan'ın bağlantılarından bolca faydalandı. Mervan 1971'de İtalyanlarla, 1975'te de Amerikan istihbaratıyla temasa geçti" iddialarında bulunmuştu. Demek ki Eşref Mervan çok yönlü bir köstebekti.
Muna Abdunnâsır, kocasının intihar etmediğini savunuyor.
Ömrünün son yıllarını bu suçlamaların gölgesinde geçiren Mervan'ın ölümü resmi kayıtlara "intihar" olarak geçti. Ailesi onun intihar etmediğine inanırken, sağlık raporları sadece kalp sorunu bulunduğunu ortaya koymuştu. Mervan'ın "İsrail ajanı" olduğu iddiasını gündeme getiren İsrailli tarihçi Ahron Bregman da, Mervan'ın suikasta kurban gittiği kanaatinde.
Muhtemelen Le Mesurier'in ölümü de selefleri gibi sis perdesi altında kalacaktır. Sonu için kimileri intihar kimileri de suikast diyecektir.