Yasin suresinin bazı ayetlerinden mülhem diyebiliriz ki, Allah’ın razı olduğu bir dâvetçide bulunması gerekli olan vasıflar şunlardır :
– O Dâvetçiler ki;
Doğru bir ilah (Allah) inancına sahiptirler.
– O Dâvetçiler ki;
İman edip tâbi oldukları elçilerin yolunun dosdoğru olduğundan şüphe etmezler.
– O Dâvetçiler ki;
Allah’ın elçilerinin, getirdikleri vahye ölümüne, son nefeslerine kadar uyarlar.
– O Dâvetçiler ki;
Kendilerine, Cemaatlerine, Hiziplerine, Tarikatlarına, Partilerine değil, Peygamberlere ve onların dosdoğru yolu olan sıratı müstakime çağırırlar.
– O Dâvetçiler ki;
Yaptıkları dâvete karşılık dünyevi bir ücret istemezler.
– O Dâvetçiler ki;
Kulluğu ve ibadeti sadece (tek hak ilah olan) Allâh’a (c.c) yaparlar.
– O Dâvetçiler ki;
İnsanların anlayacağı bir (dili) seviyeden konuşurlar.
– O Dâvetçiler ki;
Merhametli ve şefkatlidirler.
Muhattaplarına acılar.
– O Dâvetçiler ki;
Çağrı ve Dâvetleri gizli kapaklı değil açık ve şeffaftır.
– O Dâvetçiler ki;
Dâvet ederken dâvetlerinin daha iyi anlaşılması için muhataplarına, öncekilerin ve sonrakilerin hayatlarından örnekler vererek anlatırlar.
– O Dâvetçiler ki;
İnsanları, akıllarını doğru kullanmaya çağırırlar.
– O Dâvetçiler ki;
Her daim dâvâsı için koşar ve çalışırlar, tembellik etmez, tâtil yapmazlar.
– O Dâvetçiler ki;
İnandıkları dâvâ uğruna, her şeylerini verirler, hatta yeri geldiğinde hiç çekinmeden, gözlerini kırpmadan canlarını bile fedâ ederler.
– O Dâvetçiler ki;
Dâvetlerini yaparken muhataplarının doğru ve yanlış arasında kıyaslama yapabilmeleri için hem doğruyu hem de yanlışı birlikte beyan ederler.
– O Dâvetçiler ki;
Ayrıştırıcı, ötekileştirici ve yapmacık bir dil kullanmaz, samimi, candan ve birleştirici bir dil kullanırlar.
– O Dâvetçiler ki;
Dâveti insanlara götürürken amaçları kendilerini rahatlatmak, öfkelerini dindirmek değildir. Hele haklı ve üste çıkmak hiç değildir. Gaye ve amaçları, insanların, kendileri vesilesiyle hidayete ermesi ve cehennem ateşine girmemesidir.
– O Dâvetçiler ki;
Allah’a dâvetlerinde sürekli ve sabırlıdırlar.
– O Dâvetçiler ki;
Dâvetlerini, Hikmet ile ve Güzel bir uslupla yaparlar.
– O Dâvetçiler ki;
İmkanları olsa, ölümleriyle birlikte pekişen imani bilgiyi, dünyada kendilerinden sonraya kalanlara duyurmak (davet etmek) isterler.
ترجمة الآية ٣٠ من سورة الفجر إلى اللغة التركي | ٨٩-٣٠
Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O´ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir! (Fecr Suresi, 30)
Rabbimiz! biz kullarını bu vasıflara sahip olan Rabbani davetçilerden kıl.