Bu yıl Korona virüs salgını nedeniyle devlet tarafından tedbir amaçlı alınan kararların uygulanmasıyla, Ramazan ayı diğer yıllara göre farklı geçiyor. Cuma namazlarının camilerde ve başka mekanlarda kılınması yasak. Vakit ve Teravih namazlarını herkes evlerinde kılıyor. Ezan ile selalar ise minarelerden okunmaya devam ediyor.
İslami vakıf, dernek ve cemaatlerin verdikleri iftar yemeği programları, evlerde yapılmak istenen toplu iftar davetleri, son zamanlarda ülkemizde şöhret bulan toplu Ramazan çadırı iftarları, şehirlerin tarihi meydanlarındaki Ramazan şerbeti ikramları ve etkinlikleri de bu sene Ramazan ayında gerçekleştirilemeyen faaliyetler arasında.
İftara kısa bir süre kala, insanların telaşlı Ramazan pidesi kuyrukları da bu sene olmadı.
Ez cümle söyleyecek olursak;
Kimilerine göre bu yılki Ramazan ayı sakin ve buruk geçiyor.
Kimilerine göre eğlencesiz, tatsız ve tuzsuz.
Kimilerine göre ise, geçmiş yıllara göre çok bir şey değişmemiş.
Onlar; öğlene kadar uyur, öğlenden sonra da tavla oynayarak, televizyonda film veya dizi izleyerek veyahut internette gezinerek vakitlerini geçiriyorlar.
Burada bir soru sormak istiyorum! bu mantıkla oruç tutmak, ibadet etmek kişiyi günahlardan ve ahirette cehennem ateşinden nasıl koruyacaktır?
Bu gaflet durumu ile alakalı, sevgili Peygamberimizin şu sözlerini hatırlatmak istiyorum.
"Oruçlu bir kimse yalanı ve yalanla iş yapmayı (günah ve malayani işleri) terk etmezse onun yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur." [Buhari]
"Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün (…)"buyurmaktadır. [Tirmizi]
Bir de; Ramazan ayının bitmesiyle, bu ayda elde edilen bütün güzel hasletler; namaz, infak, selam vermek ve duayı terk etmek gibi, daha önce yapılan ama bu ayda terk ettiğimiz ; gıybet, yalan, isyan, içki, kumar, zina, faiz, sigara, kul hakkı gibi günahlara tekrardan başlayan insanlar var!
Bu kişilerin durumu: Bin bir zorluklarla uğraşıp, didinip yaptığı evi sonradan eline balyozu alıp yıkan kimseye benziyor!
Her konuda olduğu gibi bu konuda da akılını doğru kullanan bir Müslümanın yapması gereken şudur: "Ramazanı bir mektep ruh terbiyesi için imkan ve fırsat bilip, tüm varlığıyla tutulan oruçların : Yalan, iftira, gıybet, harama bakmak, zulüm ve haksızlıkta bulunmak, kin, haset, nefret ve şirkten korunması olmalıdır." [Abdulcelil Candan, ilmi hutbelerle minberin gücü. s.780]
Yüce rabbimiz bizleri bu türden durumlara düşmekten muhafaza etsin. Bu mübarek, rahmet ve merhamet ayında, kendi nefsini tezkiye edip, disiplin altına alabilen, dini ve ahlaki sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilen kullardan eylesin.