ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3753
EURO
35,0108
ALTIN
2.325,32
BIST
9.107,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Nejdet Demirel

Uzun metrajlı araştırma yazıları kaleme alan Nejdet Demirel, Orta Doğu başta olmak üzere İslam dünyasının içinde bulunmuş olduğu sorunları anlatan pek çok yazısı; farklı gazete, dergi ve dijital platformlarda yayınlanmıştır.

    ÇOK EŞLİLİK MESELESİ

    17.03.2021 15:40
    A+
    A-

    YAZININ SESLİ ANLATIMI

    Çok eşlilik diğer bir adıylada (Taaddüdü Zevcat) tartışmalı ve bir o kadarda, suistimale açık bir konu olmuştur. İslam karşıtları boş durmamış, çok eşlilik meselesini müslümanlara bir saldırı malzemesi olarak hep kullanmışlardır. Kabullenmekte zorlandığımız çok eşlilik konusu daha iyi anlaşılabilmesi için yakın tarihimizde yaşananları bir Hatırlayalım.

    Osmanlı sonrası kurulan laik rejim, her alanda İslâm’a karşı topyekün bir savaş açarak müslüman Türk toplumu sindirilmeye çalışılmıştır. Topluma karşı icra edilen bu baskılama politikası medeniyet ve ilericilik adı altında uygulanmıştır. Türkiye’yi muhasır medeniyetler seviyesine çıkartma iddiasında bulunan cumhuriyet kadroları, ilk hedef olarak aile kavramını belirleyerek işe koyulmuşlardır. Batı tipi aile anlayışı bu topraklarda kök salması için olağan üstü gayret sarfedildiğini görüyoruz. Müslüman aile yapısı kökten bir dönüşüme uğratılabilinmesi için öncelikle Müslümanların düşünme yetisinin değişmesi gerekiyordu. Laik Cumhuriyeti kuranlar tamda bunu yapıyorlardı. Müslüman Türk toplumunun zihin dünyası nakış nakış işlenerek özünden köklerinden sinsice uzaklaştırılmıştır.

    Cumhuriyeti kuran Avrupa aşığı bu kadrolar, İslamın kutsal saydığı her ne var ise saldırmayı kendilerine görev bildiler. “İslamı ve Onun Peygamberini gerici yobaz olarak topluma sundular. Şiirler yazdılar hikayeler uydurdular, kitleler yıllarca bu yalan ve iftiralarla uyutuldu. Hristiyan batı dünyası tasvir edilirken medeniyet ilericilik gibi kulağa hoş gelen kavramlarla, Müslüman Türk toplumuna yutturulmaya çalışıldı. Nitekim toplumun dokusuyla uyuşmayan bu projeler belli ölçüde zamanla başarıya ulaştı diyebiliriz.

    Her türlü enstrüman kullanılarak İslam dünyasının zihin kodları tarumar edildi. Batının ilmini almak için yola çıkan Müslümanlar, geriye dönüp baktıklarında tüm değerlerini yitirmiş aile ve kadın kavramları yok edilmiş, batı değerleriyle özdeşir hale getirilmiş olduklarını gördüler. Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber İslama sistematik bir savaş açılmış, genç kuşak İslam’dan uzak bir yaşam kalıbının içine sokulmuş ve aile kavramı dejenerasyona uğratılarak içi boşaltılmıştı.

    “İslâmın aile anlayışına saldıran mihraklar, İslamdaki kadın figürünü alay ve eğlence konusu yapmış, her türlü fuhuş ve zina meşru görülmüş, çok eşlilik üzerinden Müslümanlar aşağılanıp rencide edilerek toplumsal bir baskı oluşturulmuştur. Cumhuriyet nesli diye isimlendirdiğimiz yeni jenerasyon; zinayı, nikahsız yaşamı, normal, çok eşliliği ise, yaşadığı çağa aykırı ve çirkin olarak görmeye başlamıştır.

    Çok eşlilik konusuna giriş yapmadan önce yukarıdaki açıklamaları şundan yapma gereği duyduk. Yaşama ve düşünceye dair her ne var ise, batı felsefi normları çerçevesinde olaylara bakmayı zoraki de olsa bizlere kabul ettirdiler. Bunun doğal sonucu olarak dünya tasavvurumuz kökten bir erazyona uğratıldı. Dolayısıyla müslüman toplumlar, batılılar gibi düşünmeye ve onlar gibi yaşamaya başladılar.

    Çok Eşlilik değişik coğrafyalarda, suistimale açık bir hale getirildiğinden aleyhte yapılan kampanyalar, halkın belli bir kesiminde çok eşliliğe karşı bir tepki oluşmasını sağlamıştır.

    “Çok eşlilik İslamda emir veya tavsiye olarak değil yapılması belli şartlar dahilinde serbest bırakılan bir hüküm olarak tanımlanmıştır.”

    Farklı sebepler dolayısıyla çok eşliliğe olanak tanıyan bazı haklı gerekçeler öne sürülebilir. Bunlara örnekler verecek olursak : Bazı kadınlarda doğurganlık özelliğinin olmaması, Kadınlara mahsus hayız ve nifaz gibi özel durumların ortaya çıkardığı cinsel ihtiyacın giderilmek istenmesi, Örf ve bazı sosyal gereksimlerden dolayı erkeğin evlenmek zorunda kalması, eşinin kronik rahatsızlığı ve buna bağlı olarak kadının görevlerini yapmakta yetersiz kalması, ayrıca bölgesel şartlara ve kişiye özel durumlara bağlı bir çok sebebin ortaya çıkması gibi yaşarken karşımıza çıkması muhtemel verilen bu örnekler çoğaltılabilinir.

    Doğal olarak şöyle bir itiraz gelebilir:
    Erkeğin birden fazla kadınla evlilik yapmasına gerekçe gösterilen mazeretler, eğer erkeğin eşine karşı görevini yapmasına engel durumlar söz konusu olduğunda, kadın bu durumda ne yapacak? Örneğin, erkek cinsellik konusunda yetersiz ise, hasta veya eşine karşı yapması gereken görevlerini yerine getiremediği durumlarda, bir bayan nasıl bir yol izlemesi gerekecek?

    Bir kadın eşiyle olan birlikteliğini sağlıklı sürdürmesine engel bir durum söz konusu ise, pekala kocasından boşanıp başka bir erkekle evlilik yapabilir. “Erkekle kadın arasındaki temel fark, bir bayanın birden fazla erkekle evlenme serbestliğinin olmamasıdır.” İslami terminolojide, aile ve ondan neşet eden nesil kavramına çok büyük bir önem atfedilir. İslamın Aile kavramıyla erkek ve kadına biçmiş olduğu rol burada da karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla islam’da avantajlı gibi gözüken bazı durumlar, erkek ve kadının yaratılış ve fıtratı ile izah edilebilecek hadiselerdir. Kadınlar açısından olaya baktığımız zaman, çok meşakkatli bir iş olan cihadın farz kılınmamış olunması, bazı özel durumlarda günde beş vakit kılınan namaz gibi ibadetlerin sarkıt olması gibi onlarca verilecek örnek var. İslam’ın kadınlara sağlamış olduğu kolaylık ve tanınan kimi haklar, erkeğe karşı bayanlar lehine pozitif bir durum söz konusu olduğu görülmelidir.

    Erkekler görev ve sorumlulukları gereği kadınlara göre daha sosyal bir varlıktır. Kadın ve erkekler benzer hak ve hukuka sahipken, benzer bir durum yaradılış açısından söz konusu değildir. Dolayısıyla iki cinsin yaratılış odaklı fizyolojik yapısı birbirinden farklı haklara sahip oldukları gerçeğini karşımıza çıkarmaktadır. Haliyle iki cins arasındaki görev dağılımı da birbirinden farklı olması yadırganacak bir durum değildir.

    İslami literatürde, kadın erkek, arasındaki eşitliğin sınırları şu şekilde çizilmiştir: KADIN, ERKEK, YARADILIŞ OLARAK EŞİT OLMAMAKLA BERABER; HAK, ADALET, ÜSTÜNLÜK ve ALLAH’A KARŞI GÖREV ve SORUMLULUK gibi temel Konularda, başka dinlerde söz konusu bile olmayan bir adalet anlayışından bahsedebiliriz.

    Erkeklerin bayanlara kıyasen yaratılış kaynaklı sosyal statüsünden dolayı, dünya genelinde meydana gelmiş erkek ölümleri kadın ölümlerine göre çok daha fazladır. Bu orantısız durumun ortaya çıkmasında bir çok etkenin varlığından söz edilebilinir. Savaş, cinayet, terör, trafik kazaları ve çabuk yıpranmaya bağlı ölüm oranları bunların başında gelir. Uluslararası yapılmış birçok istatistikle bu durum ortaya konmuştur.

    Son yüzyılda meydana gelmiş,
    1.Dünya savaşında 38 milyon,
    2.Dünya savaşında 60 milyon,
    Çanakkale savaşında ise her iki taraftan 1 milyon insanın ölümü, tarihte yerini almıştır. Yüzyıl içerisinde irili ufaklı yüzlerce savaşı buna eklersek, milyonlarca insanın ölümünden bahsedebiliriz.

    “Norveç İlimler Akademisinin araştırmasına göre son yüzyılda savaşlarda ölen insan sayısı 250 milyon rakamlarını bulmuştur. Meydana gelen bu ölümlere cinayet, intihar, trafik ve iş kazalarını da eklediğimiz zaman bu rakam 500 milyona kadar çıkıyor.”
    Savaş, cinayet, trafik ve iş kazası benzeri ölümlerin çoğunluğuna erkeklerin maruz kalması, beraberinde erkek kadın arasında orantısız rakamları ortaya çıkarmıştır.
    İslam’ı beninsemiyen batılı toplumlar, erkek ve kadın arasında ortaya çıkan nüfus dengesizliğin sebep olduğu, cinsel ihtiyaç gereksimini, iki yolla çözme eğilimine yönelmişlerdir. “Fuhuşu yaygınlaştırmak ve sapkın bir ilişki şekli olan Lezbiyenliği özendirmek şeklinde olmuştur.”

    Allah cc, tarafından bir ruhsat olarak sunulan çok eşlilik, İslam’dan nasibi olmayan kitlelerin eleştiri ve düşmanlığı bir yere kadar anlaşılabilir diyebiliriz. Asıl üzerinde konuşmamız gereken özellikle müslüman kadınların Çok Eşliliğe karşı sergilemiş oldukları tavır ve söylemleridir. Bazen bu söylemler çok tehlikeli boyutlara kadar varabilmiştir. Neden Allah bu ruhsatı erkeklere vermiş, buna ne gerek vardı, bu durum İslamın adalet anlayışına sığarmı gibi, Allaha isyan ve feminizmle örtüşen sitemler edildiğine tanık olmaktayız. “Kadınların olayı anlamak yerine, farkında olmadan işi Allahı yargılamaya kadar vardırmaları çok tehlikeli bir duruma işarettir.

    Bir kadın eşini biriyle paylaşmak istememesi veya eşinin başka biriyle evlilik yapmasına karşı çıkması, normal fıtri bir durumdur. Kadınların bilinç altında çok eşlilik meselesini Allaha hesap sormaya kadar vardırmaları çok tehlikeli bir soruna işaret olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum. Rabbim bu düşüncelerden bizleri muhafaza etsin.

    “Dava eri olmak zor ve bir
    o kadar da ağır bir imtihandır. Bu bazen sevdiğini paylaşmak, bazen sevdiklerini kaybetmek, bazen de dava için dünya zevklerinden vaz geçmekle olur. Çok eşlilik başta olmak üzere, aklımıza ve nefsimize ağır gelen konularda farkında olalım veya olmayalım… Allahı yargılayarak şeytani tevillere baş vurmak, bu davanın neferi olanların inancı asla olamaz, olsa olsa cennete karşı dünyayı tercih eden sapık Yahudi ve Hristiyanların ahlakı olabilir.

    Selam ve Duayla

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.