Hamas’ın askerî kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının 7 Ekim sabahı başlattığı ‘Aksa Tufanı’ operasyonu devam ederken İsrail ordusu da Gazze Şeridi’ni bombalamayı sürdürüyor.
Haaretz gazetesinin haberine göre direniş gruplarının saldırılarında ölen ve kimlikleri tespit edilen 700 İsrailliden sadece 16’sı çocuk.
Yani yüzde 2,3’ten daha az.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda şu ana kadar hayatını kaybeden Filistinli çocukların toplam kurbanlara oranı ise yüzde 40 civarında.
İsraillilerden ölenlerin yüzde 50’si asker veya güvenlik görevlisi iken Filistin tarafında kaç direnişçinin şehit olduğuna dair net bir bilgi yok.
Ancak yüzde 50’nin çok altında olduğu kesin.
Filistin direnişi çok gelişmiş silahlara ve füzelere sahip olmamasına rağmen sivilleri, özellikle de kadınları ve çocukları hedef almamaya çalışıyor.
Son teknoloji ürünü akıllı mühimmatlara sahip İsrail ordusu ise bilerek ve isteyerek sivilleri hedef alıyor, kadınları ve çocukları kasıtlı olarak katlediyor.
Hem insanlar ekmek bulamasın hem de daha çok insan ölsün diye fırınları ve ekmek kuyruğunda bekleyen insanları bombalıyor.
İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki hastaneleri önce bombalamakla tehdit etti, sonra El-Ehli Baptist Hastanesini vurarak büyük bir katliama imza attı ancak yoğun tepkiler üzerine sorumluluğunu inkâr etti ve hastaneyi İslami Cihad’ın yanlışlıkla vurduğunu öne sürerek sahte delil üretme çabası içine girdi.
Şimdi başka hastaneleri tehdit ederek boşaltılmaması hâlinde bombalayacağını söylüyor.
Hastanelerde; yüzlerce hastanın, doktorların ve sağlık görevlilerinin dışında evlerini terk ederek güvenli alanlar olduğunu düşündüğü ‘hastanelere’ sığınan binlerce masum sivil var.
İsrail yarın tehdit ettiği o hastanelerden birini daha bombalarsa yine “Filistinliler yanlışlıkla vurdu.” mu diyecek?
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin ABD, İngiltere ve Fransa gibi veto hakkına sahip üyeleri tarafından korunan İsrail’e bulaşmayı kimse göze alamadığı için Gazze Şeridi bu savaşta ne yazık ki yalnız.
Önceki akşam düzenlenen Kahire Barış Zirvesinde sonuç bildirisi dahi yayınlanamadı.
Sebebi ise zirveye katılan Avrupalıların, İsrail’in “kendini savunma hakkı” olduğu gerekçesiyle Hamas’ı suçlamakta ısrar etmeleri ve İsrail’in katliamlarını kınamayı reddetmeleri.
Öte yandan güya Filistin’e desteğe gitmek için yola çıkan Iraklı Şii milisler günlerdir Ürdün sınırında şov yapıyor.
İran’ın talimatlarıyla hareket eden milis güçlerinin gerçekten İsrail’le savaşmak gibi bir niyetleri olsaydı, işgal altındaki topraklara ulaşmalarına izin vermeyeceği bilinen Ürdün yerine Suriye veya Lübnan’ı tercih ederlerdi.
Ankara, Gazze Şeridi’nin yalnızlığını kırmak ve katliamları durdurmak için yoğun çaba sarf ediyor.
Dün uzman hekimlerden oluşan bir ekip Cumhurbaşkanlığına ait ilaç ve tıbbi malzeme dolu uçakla Mısır’a gitti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, gerekli koordinasyonun tamamlanmasının ardından sahra hastaneleri ve ambulansların bir gemiyle bölgeye sevkiyatının planlandığını açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de söylediği gibi, “Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.”.
Türk halkına da o mirasa hakkıyla sahip çıkmak yaraşır.
Diriliş postası