Afrika’nın ve Orta Doğu’nun çeşitli ülkelerinden gelerek Akdeniz’i aşıp Avrupa sahillerine ulaşmaya çalışan göçmenlerin botlarının batması ya da kasıtlı olarak batırılması sonucu bugüne kadar binlerce göçmen hayatını kaybetti.
Savaştan, açlıktan ve kötü yaşam koşullarından canlarını tehlikeye atma pahasına da olsa kaçma ve Avrupa ülkelerinde çocuklarına insanca yaşayabilecekleri bir hayat sunma hayali kuranların birçoğunun hayali Akdeniz’in sularına gömüldü.
Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan insanların kaçak göç yolunda karşılaşabilecekleri ölüm tehlikelerine, son günlerde “açlık ve susuzluktan çölde hayatını kaybetme” de eklendi.
Akdeniz sahillerine ulaşamadan Libya çöllerinde ölen ya da ölmek üzereyken kurtarılan göçmenlerin görüntüleri geçtiğimiz günlerde medyaya yansıdı.
Çölde yüzükoyun bir halde bulunan anne ve çocuğu; cansız bedeni sahile vuran Aylan bebeği hatırlattı.
Kurtarılan göçmenlerin ifadelerine göre Tunus güvenlik güçleri, yakaladığı Afrikalı göçmenleri sınırın diğer tarafına, Libya çöllerine doğru sürüyor.
Göçmenler, 58 dereceye kadar ulaşan hava sıcaklığında ve güneşin altında saatlerce yürümek zorunda kalıyorlar ve doğal olarak birçoğu, özellikle kadınlar ve çocuklar bu koşullara dayanamıyor.
Tunus, kaçak göçmenleri ölüme gönderdiği yönündeki suçlamalara tepki göstererek “Afrikalı göçmenlere ve ülke topraklarındaki diğer yabancılara karşı insani görevini yerine getirdiğini” öne sürdü.
Fakat çok sayıda kanıt, bu iddianın doğru olmadığını gösteriyor.
Libya çöllerinde ölmek üzereyken bulunan göçmenlerin tanıklıkları bir yana, Tunus’un başında açıkça göçmen düşmanlığı yapan ve halkı göçmenlere karşı kışkırtan bir cumhurbaşkanı var.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said daha birkaç ay önce Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen kaçak göçmenleri hedef gösterip göçmenlerle ülkenin demografik yapısının değiştirilmek istendiğini söylemiş, ırkçılık ve nefret içeren o açıklamaları Afrika Birliği tarafından şiddetle kınanmıştı.
Ülkenin en tepesinden gelen “yeşil ışık” üzerine göçmenlere yönelik “cadı avı” başlatılmış ve şiddet olaylarından, ülkede yasal olarak bulunan Afrikalı öğrenciler de nasiplerini almıştı.
Kısacası, cumhurbaşkanı göçmen düşmanlığı yapan bir ülkenin güvenlik güçlerinin, göçmenleri aç ve susuz çöllere sürmesi garipsenecek, olağan dışı bir durum değil.
Daha iyi yaşam koşulları için çıkılan yolda, Libya çöllerinde kaybolan hayatların bir diğer sorumlusu da Afrika’yı sömürerek fakirleştiren, diktatörleri destekleyen ve iç savaşları körükleyen Avrupa ülkeleri.
Aynı ülkeler, bugün yol açtıkları felaketin kurbanlarına yardım eli uzatmak yerine, onları ne yapıp edip Avrupa’dan uzak tutmaya çalışıyor.
İnsan hakları ve demokrasi edebiyatında şampiyonluğu kimseye bırakmayan Avrupalılar, Tunus’taki darbeyi, insan hakları ihlallerini ve demokratik yollarla seçilmiş 82 yaşındaki Parlamento Başkanı Raşid el-Gannuşi’nin 100 gündür keyfi şekilde cezaevinde tutulmasını görmezden gelip göçmenleri Avrupa’dan uzak tutması şartıyla, darbeci Kays Said’e yardım ediyorlar.
Dolayısıyla, Afrikalı kaçak göçmenlerin Akdeniz’in sularında ya da Libya çöllerinde ölmeleri umurlarında olmayacaktır.
Hatta Avrupa’ya ulaşamadıkları için seviniyor da olabilirler.
Diriliş Postası