Arap Baharı’yla devrilen Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’nin oğullarından Saidi Kaddafi, Libya Başsavcılığı’nın tahliye kararı ve Başbakan Abdülhamid ed-Dibeybe’nin onayıyla serbest bırakıldı.
Saidi Kaddafi’nin kendisini davet eden Mısır ve Suudi Arabistan’ın yerine Türkiye’yi tercih ettiği ve özel bir jetle İstanbul’a geldiği öne sürüldü.
Ailesiyle birlikte İstanbul’da olduğu söylenen Saidi Kaddafi Türkiye’de kalmaya devam mı edecek yoksa bir başka ülkeye mi gidecek, henüz bilinmiyor.
Muammer Kaddafi’nin özel kalem müdürlüğünü yapan Ahmed Ramazan da Trablus’ta tutulduğu hapishaneden salıverildi.
Hukukun gereği gibi görünen bu tahliyelerin gerçekte “siyasi manevra” olduğunda şüphe yok.
Başbakan ed-Dibeybe’nin sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada “Uzlaşı sağlamadan yol alamayız” demesi de bunun işareti.
Libya’da yılsonunda yapılması planlanan başkanlık seçimleri konusunda belirsizlik devam ederken Trablus’un Kaddafi hamlesi oyun değiştirici nitelikte.
Bu adımın arkasındaki stratejik aklı alkışlamak gerek.
Kaddafi yanlıları bugüne kadar Hafter’le birlikte hareket etseler de ülkenin doğusunu kontrolü altında tutan savaş baronunun eski rejim taraftarlarından çok da hoşlanmadığı ve hatta Kaddafileri kendisine rakip gördüğü biliniyor.
Bu nedenle, Kaddafi ailesinden birinin başkanlığa aday olmasının en çok Hafter’e zarar vereceği yorumları yapılıyor.
Yıllar sonra ortaya çıkan ve New York Times’a röportaj veren Seyfulislam Kaddafi’nin başkan adaylığının önünde Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından insanlığa karşı suç işlemekten aranması ve 2011’de işlediği savaş suçları sebebiyle hakkında idam kararı olması gibi bir takım engeller var.
Kaddafi ailesinden biri başkanlığa aday olamazsa eski rejim yanlılarının oyları kime gidecek?
Bu sorunun cevabını ittifakların nasıl şekilleneceği belirleyecek.
Kısaca söylemek gerekirse, Kaddafi taraftarlarının oyları Hafter için çantada keklik değil.
Fakat Biden yönetimini etkilemek için lobi şirketleriyle anlaşan savaş baronunun tüm hesaplarını seçimleri kazanmak üzerine yaptığı da söylenemez.
Hafter’in sandıkta yenilse dahi sivil yönetime asla boyun eğmeyeceği biliniyor.
Müttefiki Akile Salih’in parlamentonun onayını almadan geçirmeye çalıştığı ve büyük tepki çeken başkan adaylığı yasa tasarısı da tamamen savaş baronunun planlarına hizmet ediyor.
Söz konusu tasarıya göre Hafter, ABD vatandaşlığını bırakmadan başkanlığa aday olabilecek ve şayet seçimi kaybederse sözde “Libya Ordusu Başkomutanı” sıfatıyla er-Racme’deki karargâhına geri dönebilecek.
Sonra da sandıktan çıkan sonuca boyun eğmeyecek ve sahip olduğu askeri güçle ülkenin doğusunu yönetmeye devam edecek.
Halk iradesini ancak kendisi başkan seçilirse kabul edecek.
Libya’daki başkanlık yarışının en önemli adaylarından biri de önceki gün İstanbul’da gazeteciler ve düşünce kuruluşları temsilcileriyle buluşan Mısratalı Fethi Başağa.
Trablus’un Ankara’yla imzaladığı deniz sınırı anlaşmasının mutlaka korunması gerektiğini söyleyen Başağa, Türkiye’yi Libya’da daha aktif rol oynamaya davet etti.
Eski İçişleri Bakanı Başağa’nın Kaddafi yanlılarının desteğini almak için Muammer Kaddafi’nin defnedildiği yeri açıklamaya hazırlandığı söyleniyor.
İsmail Yaşa / Diriliş Postası