Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin ( BAE) petrol üretimi konusunda görüş ayrılığına düşmeleri ve ardından yapılan açıklamalar, Riyad- Abu Dhabi arasındaki anlaşmazlığın krize dönüşüp dönüşmeyeceği ve ne kadar derinleşebileceği üzerine çeşitli yorumlara yol açtı.
Kriz beklentilerinin gerçekçi olup olmadığı bir yana, son günlerde yaşananlar en azından bazı gerçeklerin görülmesini sağladı. Ülkelerinin BAE’yle ittifakının
hiçbir şekilde sarsılmasını istemeyen Suudi Arabistanlılar, düne kadar her fırsatta “Suudi Arabistanlı BAE’li, BAE’li Suudi Arabistanlıdır” sloganını dile getiriyorlardı.
Bu sloganın içinin boş olduğu ortaya çıktı. “BAE’nin Suudilileri” adı verilen ve Riyad’dan çok Abu Dhabi’yi savunan Suudi Arabistanlı gazeteciler ve yazarlar bugünlerde sıkıntıdalar. Daha önce hararetle BAE’nin propagandasını yaparlarken iki ülkenin her konuda aynı görüşe sahip olduğunu ileri sürüyorlardı. Şimdi ise ne BAE’den vazgeçebiliyorlar ne de Suudi Arabistan’ın politikalarıyla ters düşmeyi göze alabiliyorlar.
İki ülke arasında herhangi bir problem olmadığını öne sürseler de Kuveyt’in görüş ayrılığını gidermek için arabulucu olarak devreye girmesi onları yalanlıyor.
Söz konusu isimlerin BAE’ye göbekten bağlı olmalarıyla ilgili ortada dolaşan bir takım iddialar var. Örneğin bazılarının Dubai otellerinde kaydedilmiş kasetleri olduğu
konuşuluyor
Her fırsatta BAE’nin politikalarını savunan Suudi Arabistanlılar bunu İslami hareketlere ve cemaatlere düşmanlık gibi ideolojik ortak paydalarda buluştukları için gönüllü olarak da yapıyor olabilirler.
Kuveyt’in arabuluculuğuyla mevcut anlaşmazlık çözülse bile Riyad ve Abu Dhabi arasında her an krize dönüşebilecek birçok sorun var. Yemen ve Katar gibi birçok konuda iki ülkenin tamamen aynı görüşlere sahip olduklarını söylemek imkansız
Örneğin Suudi Arabistanlı bir yazar, kendileri Yemen Cumhurbaşkanı’nın yardımına koşarken müttefikleri BAE’nin ülkenin güneyini, limanlarını ve adalarını ele geçirmekle meşgul olduğunu dile getirdi.
Abu Dhabi yönetimine yakın adını açıklamak istemeyen BAE’li bir müsteşar da Fransız Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın “bel altı vuruşlar yaptığını” fakat durumun kontrol altında olduğunu söyledi.
Gerginlik devam ederse karşılıklı daha başka ithamların da ortaya döküleceği kesin.
Her şeyden önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın toplumu dönüştürme girişimleri ve ülkesinin petrole bağımlılığına son vermek için hayata geçirmeyi planladığı projeler BAE’nin çıkarlarını tehdit ediyor.
Bir süre önce Riyad, uluslararası şirketlerden bölge ofislerini Suudi Arabistan’a taşımalarını istemiş ve Dubai’yi hedef alan bu adım BAE’de tepkilere yol açmıştı.
Geçenlerde Muhammed bin Selman’ın transit yolcu trafiğinde lider olmak için yeni bir havayolu şirketi kuracağı yönünde haberler yayınlandı.
Suudi Arabistan’ın bu planı hayata geçerse en büyük darbeyi BAE ve Katar havayollarının yiyeceğini söylemeye gerek yok.
Arap sokağında birçok kişinin cevabını merak ettiği soru şu:
Muhammed bin Zayed, Muhammed bin Selman’ı reforma teşvik ederken Suudi Arabistan’ın yaşayacağı dönüşümün bir süre sonra BAE’yi vuracağını acaba fark edemedi mi?
Diriliş Postası