ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5160
EURO
34,8277
ALTIN
2.427,02
BIST
9.691,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

Nejdet Demirel

Uzun metrajlı araştırma yazıları kaleme alan Nejdet Demirel, Orta Doğu başta olmak üzere İslam dünyasının içinde bulunmuş olduğu sorunları anlatan pek çok yazısı; farklı gazete, dergi ve dijital platformlarda yayınlanmıştır.

    KUR’ANA ATILAN İFTİRA, TARİHSELCİLİK ANLAYIŞI

    27.08.2022 00:00
    A+
    A-

    YAZININ SESLİ ANLATIMI 

    Tarihselcilik inancı hayatın merkezine aklı koyarak dünya tasavvurunu aklın emrine veren bir inanç türüdür de denebilir. Sosyolojik olarak tarihselcilik rönesans ile beraber batıda özellikle kilise ve din adamlarına karşı başlatılan “Aydınlanma Akımı” zemininde bir tepki olarak doğmuştur. Bilim ve akılla çelişen Hristiyan ilahiyatı, bu kısır döngüden kurtarılmak için bir ara yol bulunması gerekiyordu. Tarihselcilik bir anlamda İncil’in durağan halden kurtarılması için sistematik bir hale getirilerek, İncil’de bulunan hükümler bu düşünce doğrultusunda şekillendirildi. Halktan kopuk erimeye yüz tutmuş Hristiyan din öğretisi, akla uygun bilime ters düşmeyecek bir rotaya sokularak yeni çıkarımlar yapıldı.Tarihselcilik okumaları bu proje dahilinde İncil’in pratik hayata uygun bir hale dönüştürülme çalışmaları için dayanak teşkil etti.

    Tarihselcilik anlayışı, kökleri Yunan mitolojisine kadar uzanan ve batıda kabul görmüş Wilhelm Dilthey, Martin Heidegger ve Gadamer gibi düşünürler tarafından sistematize edilerek geliştirilmiştir. Hristiyanlığın farklı bir yorumu olarak ortaya çıkan “Protestanlık” İncil metinlerine tarihselcilik vurgusu yapılarak oluşturulmuştur. Mukaddes kitap diye isimlendirilen Tevrat ve İncil tahrif edilirken kullanılan en büyük argüman tarihselcilik okumaları olmuştur. Yahudilik ve Hristiyanlığı dönüştüren batılı devletler, aynı oyunu Kur-an metinleri içinde öngörmüş ve bu doğrultuda devasal finans kaynakları devreye sokularak İslamın tahrif ve dönüştürme çalışmalarına destek olunmaya çalışılmıştır.

    Tarihselcilik akımının İslam dünyasına yansımasına bakıldığında, manzara şu şekilde ceriyan etmiştir:
    Kendini aydın diye tanımlayan küçük bir azınlık, aklı merkeze koyarak İslâmın değerlerini batı toplumuna onaylatma, şirin gösterme ve sevdirme gibi gaflete düşmekten bir türlü kendini kurtaramamıştır. “Akıl Kuran’ın hükümlerini onay ve red haline dönüştürülerek, İslamın hükümleri tartışmaya açılmış ve vahiy aklın gerisine itilmiştir.”

    Aktüel olarak Kuran-ı tarihselcilik bakış açısıyla yorumlama çabası, Müslümanlara ait olmayan ve İslam ilim havzasında kendine yer edinememiş batıl bir düşüncedir. Bu anlayış üzülerek belirtmek gerekirse, binbir fırıldak çevrilerek gündemimize taşınmıştır. Bu sapkın inanç türünü savunan çevreler tarihselciliğin bir disiplin haline getirilişi ve arkasındaki üst akıl diyeceğimiz yapı gözlerden kaçırılarak, tarihselcilik akımının gerçek mahiyeti gizlenmeye çalışılmıştır. 

    Felsefik akımlardan beslenen  tarihselcilik olgusu, İslamı protestanlaştırmak adımının önemli aparatı olmuştur. Osmanlı’nın çöküşü ile beraber, İslamı dönüştürme çalışmaları hız kazanmıştır. Organize bir şekilde İslama saldıran mihraklar, ilk olarak Allah Rasülünden sadır olan hadisler inkar ederek işe başlanmıştır. Sonrasında ise toplumla İslamın bağını koparmak amaçlı projeler sahneye konmuştur. Dinin kitlelere ulaşması için mücadele verip gayret sarf eden âlimler, türlü iftiralarla hedef haline getirilerek kurgulanan oyun adım adım zihinlere kazınmıştır.

    Şer güçlerin, İslamı tahrif etme çalışmaları hiç bir zaman durmadı. Bir plan dahilinde hareket eden bu güçler, tarihselcilik anlayışı ile şunu hedeflediler; İslam dini çelişkili bir mecraya sokularak toplumla irtibatı koparılacak ve “Kuranın mesajı anlamsızlaştırılıp belli bir zamana hapsedilerek, cihatsız, ruhsuz tamamen ahlak değerlerine indirgenmiş bir İslam tasavvuru oluşturulmak istenmektedir.

    Toparlayacak olursak:
    “Dinin tarihsel perspektiften ele alınıp, Kuran hükümlerinin belli zaman için bağlayıcılığı vardır iddiası, İslami terminolojide aklın putlaştırılıp dine topyekün savaş açılmasının farklı bir fraksiyonudur.” Aynı yumurta ikizi sayılan Hadis İnkarcılığı ve tarihselcilik anlayışına sahip çevreler, aklı mutlaklaştırarak İslamın kırmızı çizgisi sayılan temel hükümleri tartışmaya açması ve Müslümanları inançlarında şüpheye düşürülmesi, İslama yapılmış en büyük ihanetlerden biri olmuştur.

    Tarihte yaşanmış bir çok hadise bize şunu tecrübe ettirmiştir : Dini aidiyeti gevşetilmiş toplumlar manipüle edilip yönlendirilmeye daha elverişli kitleler olmaya meyillidirler. İslama örtülü bir savaş açan batılı ülkelerin tamda istediği bu desek yeridir. İçeride bilerek veya bilmeyerek bu hain plana alet olan birçok ilahiyat hocasının olduğunu söylememiz gerekir. 

    Tarihselciliği bir ilke olarak benimseyenler şu sorulara muhatap olmaktan kaçamazlar. 

    (a) İslamın Namaz, Oruç ve Hac gibi ibadet ritüellerini tarihselcilik bağlamında nerede konumlandırıyorsunuz.?
    (b) Dinin hükümleri tamamlanmıştır olgusunu nasıl ele alıyorsunuz.?
    (c) Tarihselciliğin temel işlevi olan aklın sınırını kim belirleyecek ve birbirinden çok farklı bakış açısına sahip olan hangi akıl baz alınarak doğrunun tespiti yapılacak.?
    (d) Tarihselciliği delillendirmeye çalışırken İslam havzasından değil de, batı normlarında felsefik çalışma yapan ve İslama düşman olan çevrelerin eserleri niçin sizin temel kaynağınız olmuştur.?
    (e) En büyük destekçileriniz arasında neden? islamla sorunlu batılı devlet ve sivil toplum örgütleri ön plana çıkmaktadır.?
    (f) Kuranın hükümleri indiği dönem insanına hitap ediyor, günümüze hitap etmiyor diye idda edilmesi, Peygamber ve risalet görevi geçersiz bir hâle getirilmiş olunmuyor mu.?

    Kuranın hükümleri normal birinin sözüymüş gibi tartışanlar, bana hep şu hadisi hatırlatmıştır.
    “Yakın bir gelecekte birtakım fitneler zuhur edecek. O zamanda kişi, mü’min olarak sabahlıyacak kâfir olarak geceleyecektir. Mü’min olarak geceleyenler ise kâfir olarak uyanacaktır. Kişi inancını az bir menfaat karşılığında satacaktır.”
    (Tabarani, İbni Mace, imam Nevevi)

    Yüce Allah’ın mesajının kıyamete kadar tüm insanlığa hitap ettiğine dair bazı ayetlerden örnekler :

    ”Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
    (Sebe, 28)
    ”İşte bu Kur’an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu.” 
    (En’âm, 19)
    “Seni alemlere rahmet olman dışında göndermedik.”
    (Enbiya, 107)
    Deki: ”Ey insanlar! gerçekten ben sizin hepinize gönderilen Allah’ın resulüyüm.”
    (Araf, 158)

    “RABBİM BİZLERİ BU SAPIKLARIN ŞERRİNDEN KORUSUN.”

    Selam ve Duayla 
    Nejdet Demirel 

     

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.