Son yetmiş yılı baz alırsak, Suriye topraklarında meydana gelen çatışmalar, yüzyılın en büyük savaşlarından biridir denebilir. Onur ve şerefin ayaklar altına alındığı bu orantısız savaş iklimine dünya devletleri sessiz kalarak, katil Beşşar Esat yönetimine dolaylı da olsa bir destek verilmiştir. Toplu infaz, tecavüz, işkence, adam kaçırma ve şehirlerin harabeye çevrilmesi dahil bu savaşta zulüm adına ne ararsanız var.
Suriye toprakları ülkeler arası vesayet savaşına dömüşmesinden dolayı, savaş ve göçün uzun süre daha gündemde kalacağı gözükmektedir. Hiç bir Suriyeli vatandaşın arzulamadığı bu olumsuz tablo, Suriye devleti'ne komşu olan ülkeleri de hazırlıksız yakalamıştır. Olaylar ardı sıra geliştiğinden, Suriye ile komşu olan ülkeler politika belirme konusunda aciz bir duruma düştüklerini, peşinen kabul etmemiz gerekir.
Çoğunluğu kadın çocuk ve yaşlı 10 milyona yakın Suriyeli öldürülme ve işkence görme korkusuyla çevre ülkelere kaçmak zorunda kalmıştır. Kaçma şansı olmayanlar ayrım yapılmadan ölüm mangaları tarafından işkence edilerek öldürülmüştür. Her yaştan tecavüze uğrayan kadınların sayısının çokluğu nedeniyle artık rakam verilemiyor. En ağır koşulların yaşandığı rejim hapishanelerinde, işkenceyle öldürülenlerin sayısı rejim tarafından bilgi verilmediğinden bilinmiyor.
"Birleşmiş Milletler'in raporuna yansıyan belgelere göre, Suriye rejimi tarafından masum insanlara uygulanan işkence, toplu infaz ve tecavüz vakaları sistematik olarak uygulanmaktadır." Rejim tarafından kayıt tutulmadığından öldürülen insanların bilinenin aksine çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Gerçek rakamlar ancak "katil Beşşar Esat" ve adamlarının uluslararası bir mahkemede yargılanmasıyla ortaya çıkacağı öngörülmektedir.
Öldürülme korkusuyla çevre ülke topraklarına sığınan, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı, milyonlarca Suriyeli'nin 3.5 milyonu belli aralıklarla ülkemize kaçmak zorunda kalmıştır. Yardım ve ilgiye muhtaç Suriyeliler için asıl çile, göç ettiği ülkelerde karşılaştıkları sorunlar nedeniyle baş göstermiştir. Bu sorunların ön plana çıkanlarını özetle şöyle sıralayabiliriz ; barınma, geçim derdi, kültür uyuşmazlığı, entegrasyon ve dil sorunları başta gelmektedir. Gittikleri ülkelerde farklı şekillerde ayrımcılığa maruz kalan Suriyeliler için hayat adete bir çileye dönüşmüş durumdadır.
3 kıtaya hakim olan ve binlerce etnik grubu aynı çatı altında yaşamalarını sağlayan, Osmanlı devletinin torunları olan biz Türkler, son dönemde algı oyunlarıyla Suriyeli kardeşlerimize karşı kışkırtılıp provake edilmiş durumdayız. Suriyeli mülteci meselesini oy avcılığına dönüştüren Chp ve bileşenleri sosyal medyadaki trolleri vasıtasıyla yalan ve iftira ile Türk halkını Suriyeli mülteciler konusunda yanlış yönlendirerek, ülkede kaos ortamı çıkarma arzuları gözlerden kaçmamaktadır. Türkiye de farklı ülkelerden binlerce insan mülteci statüsünde ülkemizde yaşamaktadır. Özellikle sorun çıkarılmaya çalışılan ve yalanın gırla gittiği Suriyeliler konusunda, ortaya atılan yanlış ve yalan bazı iddiaları köşemize taşıyarak resmi gerçek bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ülkemizde yaşayan Suriyeli mülteciler için ipe sapa gelmez yalan ve iftira bir çok idda var. Bunların hepsine cevap vermeye kalksak konu uzayıp gideceğinden, biz daha çok ortalıkta sıkça kullanılan iftira olduğu resmi kaynaklarca da teyit edilen, "Suriyeli vatandaşlara devlet gerçekten nakti para yardımı yapıyormu? iddiasına yer vererek başlamak istiyorum.
Bilindiği üzere Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında Suriyeli mülteciler başta olmak üzere yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye de istihdamına yardımcı olmak için bir protokol imzalanmıştı. Kısa adı "SUY" olan bu destek programının finansörü Avrupa Birliği üye ülkeleridir. Uygulayıcı ortaklar ise Avrupa adına : Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Türkiye adına ise : Türk Kızılayı ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı imza atmıştı.
Yapılan bu protokol gereği :
İhtiyaç sahibi ve gerekli şartları üzerinde bulunduran, tüm yabancı mülteciler için aylık 120 TL ödeme yapılıyor. Bu ödemeyi almaya hak kazanan yabancı göçmenlerin %60 tan fazlasının 18 yaş altı çocuklardan oluştuğunu bir yere not edelim. Ayrıca ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli kardeşimizin yanlızca çoğunluğu çocuk ve kadın 1,5 milyon kişi bu yardımdan faydalanabiliyor. Paranın Ptt banktan ödenmesi ise, bankanın bir devlet kuruluşu olmasından öteye geçmeyen bir durumdur.
Türkiye Cumhuriyeti Suriyeli dahil hiç bir mülteciye nakti yardım yapmamaktadır. Tekrarlamak gerekirse "Türkiye Avrupaya yapılan göçü önleme konusunda üstlendiği rol gereği, Avrupa ülkelerinin oluşturduğu fonlardan gelen para ile, ihtiyaç ve gerekli şartları taşıyan yabancı göçmenlere ödeme yapılmaktadır.
Bir diğer idda ise, Suriyeliler ülkelerine gidip neden savaşmıyor ve Türk askeri Suriye'de onlar için neden savaşıyor diye. Türkiye'nin kendi ulusal güvenliği için belli periyodik aralıklarla, Irak ve Suriye'de operasyonlar yapmaktadır. Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, Ülkemizin bekası için yapılan operasyonları siyasi malzeme konusu yapmamak gerekir. Bu operasyonlar yapılmassa uzun vadede kaybeden ülke ile beraber hepimiz oluruz. Türk askerinin Suriye'de PKK ve PYD güçlerine karşı yapmış olduğu operasyonlar, Suriyeliler için değil kendi ulusal çıkarları içindir. Bu mevcut şartlarda Suriye halkını bırakın eleştirmeyi tam tersine onlara teşekkür edip taktir etmemiz gerekir. Çünkü Türk birliklerinin önünde öncü kuvvet olarak, Suriyeli Türkmen ve Araplardan oluşan OSO birliklerinin olduğunun gerçeği, art niyetli belli bir kesim tarafından unutturulmaya çalışılmaktadır. OSO birlikleri Türk askerlerinin önünde savaşa katılım sağladıklarından dolayı, en büyük askeri kaybı onlar vermektedir.
İnsaf ölçülerine sığmayan bir diğer eleştiri konusu ise, Suriyeli gençler neden ülkeleri için savaşmıyor. Şimdi bakalım bu idda gerçekten doğrumu?
Suriye toprakları son 70 yılın en büyük savaşlarından birine sahne olduğunu söylemiştik. Bir halk düşünün "
1 milyona yakın insanını kaybetmiş. 2 milyon civarında insan yaralanmış veya kaybolmuş ve akibetleri konusunda hiç bir bilgi yok. Suriye halkının azımsanmayacak bir kısmıda cezaevlerine doldurulmuş vaziyette. Neredeyse nufusunun büyük bir kısmı olan 10 milyona yakın insan başka ülkelere kaçmak zorunda kalmış. Allah aşkına bu Suriyeliler daha ne yapsın.
Ülkemizde bu konunun çok tartışılmasının asıl sebebi ise ;
bazı partilerin burdan siyasi rant elde etme gayretlerinin olmasıdır. Ayrıca bir kısım Türkiye düşmanı ülkeler bu olayları kullanarak bir toplumsal çatışma ve kaos ortamı oluşturma peşinde oldukları gerçeğini göz ardı etmememiz gerekir. Şunun altını tekrar çizmek istiyorum. Suriyeli göçmenler üzerinden ülkemizde ciddi oyun ve provokasyonlar tertipleniyor. Bu gerçeği küçümsemeden çok dikkatli olmamız gerekir. Ülkemizde ikamet eden Suriyeliler konusu kısa ve uzun vadade belli bir kesim tarafından istismar konusu yapılmaya devam edilecektir.
Bu yazıyı kaleme alırken kendimden utandım. Yahu ne oldu bize bir medeniyet kurmuş Osmanlı'nın torunları olarak bizler neyi tartışıyoruz. Ölümden işkenceden kaçıp ülkemize sığınan zavallı mağdur insanlara bir kaşık çorba verdik, şimdi onun hesabınımı soracağız. Halbuki bu insanların dedeleri bizimle Çanakkale de omuz omuza savaşıp şehit olmuşlardı. Lütfen Çanakkale şehitliğine gidin, bu kardeşlerimizin şehit düşmüş dedelerini saymakla bitiremiyeceğiniz mezar taşlarına bakın.
Özellikle Suriyeli mülteciler konusunda algı oluşturularak çoğumuz yanlış bir yöne kanalize edilmekteyiz. Halbuki Suriyeli mülteciler sanılanın aksine ülkemize pekçok konuda katkı sunmuşlardır. Birçok fabrika işyeri ve atölye ucuz işçilik sıkıntısı nedeniyle kapanma noktasına gelmişti. Suriyeli veya diğer yabancı işçiler nedeniyle bu açık büyük ölçüde kapatılmış durumdadır. Türk halkı maalesef ağır işlerde artık çalışmak istemiyor. Bu sosyal gerçekliğin ortaya çıkmasının farklı dinamikleri var, bizce en önemli sebebi Türkiyede hızla okuyan ve kalifiyeli insan sayısının artmasıdır. Suriyeden göç eden üst meslek grupları arasında sayılan : Tıp, mühendislik, uzay ve bilgisayar yazılımı dahil farklı alanlarda hizmet veren kişiler, Türkiye'nin bilgi ağına zenginlik katmışlardır. Aynı şekilde Türkiyede İslami bilgi açısından çok eksikliklerin yaşandığı bir ülke konumundayken, özellikle Suriyeden ülkemize hicret eden, Alim ve kanat önderi birbirinden değerli insanlar ülkemizde yeni bir neslin inşası için canla başla mücadele etmektedirler. Bu konu ile alakalı verilecek yüzlerce örnek var. Verilen örneklerin bizlere farklı bir bakış açısı kazandırması için yeterli olacağı kanaatindeyim.
Peki Suriyeli mülteciler ülkemizde maruz kaldığı, suistimallleri konuşma zamanı gelmedimi?
Olaylara tek taraflı bakma hastalığı bizleri objektif bakış açısından mahrum ettiği gerçeği burda da karşımıza çıkıyor. Ucuz çalıştırılıp hakkı ödenmeyen, dövülen, horlanan, adli merciler tarafından insan yerine konmayan, cinayete kurban giden, kadınlarına tecavüz edilen, bodrum katlarında çok zor şartlarda birden fazla aile ile yüksek kirada oturmak zorunda kalan, Suriyeli mazlum ve zavallı insanların sesini acaba ne zaman duyacağız. "Ama şunu bilelim ki, bu mazlumların sesini biz duymassak dahi bir duyan elbet var."
Burdan vicdan sahibi Türk halkına seslenmek istiyorum. Düşüncen, fikrin, ideolojin ve siyasi görüşün ne olursa olsun. Unutma sakın Suriye halkının yaşamış olduğu bu dram ve acıyı gün gelir bizlerde yaşayabiliriz. Başka ülke halklarına muhtaç olabiliriz. Sevdiklerimizi kaybedip yerimizi yurdumuzu terk etmek zorunda kalabiliriz. Bizler 3 kıtada Allah için at koşturmuş bir medeniyetin evlatlarıyız. Misafire sahip çıkmak, onu kollayıp gözetmek, yedirip içirmek, bizim kadim medeniyetimizin en temel öğretilerindendir. Misafire ikram Allah'a ikram olduğunu bilelim. Algılara değil vicdanlarımızın sesine kulak verelim. Allah cc iyilik yapanları ve misafire sahip çıkıp ikramda bulunanları sevdiğini söylüyor. Yine aynı yaradan yolda kalmış ve zulme uğramışlara sahip çıkıp yardım etmeyi övüyor. Rabbimin övdüklerinden olmayı bize nasip etsin. O bizlere acıyıp merhamet etsin, hata ve kusurlarımızı af etsin. (AMİN)
Son sözü alemlerin Rabbine bırakarak yazıma son veriyorum..
"Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz."
(Hud Süresi: 113)
"Sakın Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak onları gözlerin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.'
(İbrahim Suresi: 42)
Nejdet Demirel
demirelne@yahoo.com