Prensip olarak genelde politik yazılar yazmamaya çalışıyorum. Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ın Meral Akşener’e, Cumhur ittifaka gel çağrısı ve Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılıp parti kurma düşüncesi, Türkiye’de ortaya çıkan farklı denge ve ittifaklar konuyu hassas kıldığından düşüncemi siz değerli okuyucular ile paylaşmak istedim.
Konu başlığımızı anlamak için biraz geriye gitmemiz gerekir. Seks kasediyle CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’dan başlamak istiyorum. Hatırlayalım, Türkiye’yi dizayn etmeye çalışan dış odaklı bileşenler, CIA adına taşeronluk yapan Fötö vasıtasıyla, Deniz Baykal’ın uygunsuz görüntüleri medyaya servis edilerek istifası sağlanmıştı. Kullanılmaya musait düşük profilli bir lider olan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına getirildi. CHP içinde ne kadar kemalist ulusalcı siyaset yapan varsa hepsi süreç içerisinde tasviye edildi. CHP’nin başına geçen Kılıçdaroğlu batının menfaatleri doğrultusunda siyaset izlemeye başladı. Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye karşı mücadele veren nerede bir terör örgütü varsa onunla özdeş haline getirildi. Bununla yetinmeyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı batılı devletlere hedef göstererek, Erdoğan ülkeyi terkedip kaçacak diyebilmiştir.
CHP dizayn edildikten sonra,
İYİ Parti ve başındaki Meral Akşenerin, MHP’den koparılmasına sıra gelmişti. MHP’nin parçalanmaya çalışılması ve sonrasında yaşanan kopuşlar masum gibi gösterilmeye çalışılsa da, net olarak söyleyebiliriz, işin içinde aynı uluslararası ve bunların destek verdiği içerideki işbirlikçi konsorsiyum vardı. Devlet Bahçeli ve Erdoğan’dan Meral Akşener’e bir çağrı yapıldı, Cumhur ittifaka katıl diye, Akşener hiç düşünmeden “başıma silah dayasanız dahi olmaz” deyip kapıyı kapattı. Ben şahsen bu cevaba iki sebepten dolayı şaşırmadım.
. İyi partinin Cumhur ittifaka katılması kuruluş amacına aykırıydı. Çünkü iyi Parti MHP’den Cumhur ittifakın karşısında konumlandırılmak için kurulmuştu.
. Ayrıca Meral Akşener’in iyi partisinin %10’luk oy oranı, Erdoğan’a düşmanlık üzerine yapılan siyasetle kazanılmış oylardan oluşuyordu. Meral Akşener Cumhur ittifaka dahil olduğu taktirde, aldığı oyların büyük kısmını kaybedeceği bir sır değildir. Bu ve benzeri politik sebepler, 2023 başkanlık seçiminde: İyi Parti’nin millet ittifakı içerisinde yer alacağına kesin gözüyle bakabiliriz.
Türkiye’de son günlerde konuşulan en sıcak gündem konularından biride, Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılarak yeni bir parti kurma girişimi olmuştur. Muharrem İnce’nin, başarılı olup olamıyacağı merak edilen konuların başında gelmektedir. İnce’nin kuracağı partinin başarılı olup olmaması, Akparti ve Erdoğan’a karşı sergileyeceği muhalefet anlayışına bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Ne demek istediğimizi biraz açalım : Erdoğan’a karşı girdiği tüm seçimleri kaybetmiş Kemal Kılıçdaroğlu halen CHP’nin başında nasıl kalabiliyor ona bakmak gerekir. Şunu net olarak söyleyelim, Kılıçdaroğlu Erdoğan’a iftira atarak yalan konuşarak koltuğunu koruyabilmiştir. Dünyada örneğine az rastlanır bir durumu CHP’nin başındaki bu zat için söyleyebiliriz. Hiç bir proje üretmeden küfür ederek yalan konuşarak yıllarca ana muhalefet partisinin başında koltuğunu koruyabilme becerisini göstermiştir. Uluslararası fonlarla beslenen bazı medya kuruluşları, her türlü yalan, iftira ve algıya baş vurarak, %40 civarında Erdoğan düşmanı bir kitle inşa ederek Kemal Kılıçdaroğlu’na hediye edilmiştir.
Okumayan, araştırmayan Türkiye’yi yıllarca sömüren elit bir çevre, Erdoğan nefreti üzerinden konsolide olmuş durumda. Muharrem İncenin, Erdoğan’a karşı ortaya koyacağı muhalefet yöntemi, Kemal Kılıçdaroğlu vari ahlaksız yalan ve iftira ağırlıklı blr siyaset anlayışı şeklinde tezahür ederse bu çirkin yöntem İnceye azımsanmıyacak bir oy kazandıracaktır. Sonuç olarak şu söylenebilir Muharrem İnce, dürüst ilkeli bir siyasi profil çizerse politize olmuş CHP’den oy alması çok zor. Çünkü CHP Genel merkezi Muharrem İnce’yi hain ilan ederek itibarsızlaştıracaktır. Kılıçdaroğlu’nun bu tarz ucuz yalan siyasi polemiklere defalarca baş vurmuş biri olduğunu biliyoruz. Morfinlenen CHP seçmeni maalesef gerçeklerle pek fazla ilgilendiği yok. Patalojik bir vaka haline gelen CHP seçmeni, “Erdoğan gitsin de Türkiye’ye ne olduğu o kadar da önemli değil” bir algı kafalarda oluşturulmuş durumda. Bağımsızlık mücadelesi veren Türkiye dışta uğraştığı düşmanları yetmezmiş gibi, birde ülke içinde oluşturulan kendi değerlerine düşman kitlenin varlığı çok üzücü bir durumdur.
“Rabbim azgın bu azınlığa hiç bir zaman fırsat vermesin”
Selam ve Duayla