ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5881
EURO
34,8027
ALTIN
2.508,00
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Nejdet Demirel

Uzun metrajlı araştırma yazıları kaleme alan Nejdet Demirel, Orta Doğu başta olmak üzere İslam dünyasının içinde bulunmuş olduğu sorunları anlatan pek çok yazısı; farklı gazete, dergi ve dijital platformlarda yayınlanmıştır.

    Suriye’nin Arap Birliğine Dönüşü Ne Anlam İfade Ediyor

    04.06.2023 12:00
    A+
    A-

    YAZININ SESLİ ANLATIMI

    Suriye’nin, Arap Birliğinden çıkarılma sürecini kısaca bir hatırlayalım..
    Suriye Rejimi Halkının özgürlük taleplerine binlerce insanı katlederek karşılık vermişti. Türkiye dahil birçok ülke, Beşşar Esed yonetimini bu katliamları durdurması için ikna etmeye çalıştı maalesef bir sonuç alınamadı. Suriye rejimi, yapmış olduğu katliamlara hız kesmeden devam etti.. Bazı ülkeler Beşşar Esed yönetimine silahsız halka karşı gerçek mermi yerine plastik mermiler kullanmasını söylediler. Yıllardır Kendi halkını öldürmeyi bir devlet geleneği haline getiren Suriye ordusunun, envanterinde plastik mermi olmadığı anlaşıldı. Plastik mermiye ne gerek vardı! karşımızda masum insanları öldürmeye alışık katil sürüsü vardı.. Bu hengâme de Arap Birliğine kayıtlı ülkeler gerek kendi çıkarları gereksede uluslararası baskılara muhatap olmamak için, 2011’de Suriye rejimini Arap Birliğinden çıkardılar.

    Bu hatırlatmadan sonra şimdiye dönüp neler yaşandı ona bakalım.. Arap ülkeleri 6 Mart 2023 te yaptıkları bir duyuruda Suriye’yi, Arap Birliğine aldıklarını deklare ettiler. Suriye rejiminin birliğe dönüşüne istekli ülkelerin başında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap emirlikleri’nin olduğu gözlendi. Katar, Kuveyt ve Fas ise isteksiz davrandıklarını gördük. Suriye’nin Arap Birliğine alınmasının şüphesiz birliğe kayıtlı her ülkenin farklı ajandasının olduğunu söylemek gerekir. Birlik ülkelerinin üzerinde ortak buluştuğu iki ana sorun vardı; göçmen sorunu ve Suriye’nin uyuşturucu üretiminin merkezi haline dönüşmesi.. Birliğin liderliğine soyunan Suud yönetimi; ABD’nin kendisini İran’dan koruyacağına inanıyordu.. Suud’un İran destekli Husiler ile girdiği savaşta ABD’den beklediği desteği göremedi. Suudi Arabistan, Yemen savaşı ile ortaya çıkan güvenlik sorununu, Çin’in arabulucu gözetiminde İran’la anlaşma yoluna giderek çözmeye çalışıyor. İran ise boş durmuyor! uluslararası arenada Beşşar Esed rejiminin, elini güçlendirmek için Suriye’nin Arap Birliğine alınmasını ısrarla istiyordu. Artık kendi iç sorunlarına odaklanmak isteyen Suud yönetiminin başında bulunan; Muhammed bin Selman, İran’ın bu isteğini kabul etmiş gözüküyor.

    Arap Birliği ülkeleri açısından, en önemli sorunların başında hiç şüphesiz Suriye rejiminin, captagon uyuşturucu ticaretinin merkezî haline gelmesidir. Uzmanlar tarafından Captagon hapının ticaret hacmi 2021’de 5,7 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu.. İngiliz dışişleri bakanlığı, bu uyuşturucunun dünya piyasasında olan miktarının %80 gibi büyük bir diliminin Suriye’de üretildiğini açıklamışlardı.. Bu miktar Suriye devletinin, yıllık gelirinin neredeyse 3 katına yakın olduğu söyleniyor. 2020 temmuz ayında “İtalya’nın Salerno limanında, değeri bir milyar doları aşan miktarda bu uyuşturucudan ele geçirilmiş olması” İngiliz dışişleri bakanlığını doğrular niteliktedir. Dolayısıyla Suud ve diğer Arap yöneticileri, gençlerini bu tehlikeden korumak için birçok sert tedbirlere baş vurduysa da istedikleri sonucu alamadılar. Suriye’ye komşu olan Ürdün, ülkede baş gösteren halk ayaklanmasından en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Ürdün, halihazırda 1,5 milyon Suriyeli mülteciyi barındırmak zorunda kalmıştır. Ürdün, Suriye kaynaklı daha büyük bir sorun olarak gördüğü uyuşturucu ticareti ile de başetmeye çalışmaktadır. Ürdün, toprakları uyuşturucunun Körfez ülkelerine geçiş noktası haline getirilmesi, bu ülkeye komşu olan Ürdün devleti’nin sabrını taşırmıştır. Basına yansıdığı kadarıyla! Ürdün hava kuvvetlerine ait uçaklar, Suriye topraklarında uyuşturucu üretimi yapıldığı belirlenen bölgeleri bombaladı. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, “CNN international” kanalına verdiği röportajında, sınır kaçakçılığı tehdidi merkezi hükümet tarafından önlenmezse! Suriye toprakları içinde, askeri bir operasyon başlatacaklarını söyleyerek Beşşar Esed yönetimi açıktan tehdit edilmişti.

    Özetle anlatmaya çalıştığımız sebeplerden dolayı Suriye, kerhen de olsa tekrar Arab Birliğine oy birliği ile kabul edildi. Üzerinde durulması gereken asıl konu şu olmalı:
    Birliğe üye Arap devletleri, Suriye rejimi ile başlattıkları normalleşme sürecini nereye kadar götürebilirler. Ben şahsen kısa vadede bir başarı şansı görmüyorum. Nedenine gelince; ABD, Türkiye ve Avrupa ülkeleri bu sürece dahil olmadan pratikte bu normalleşmenin uygulanabirliği çok zor olduğunu görmek gerekir. Suriye yönetimi aleyhine; Video, ses kaydı, resim ve şahitler tarafından belgelenmiş; katliam, tecavüz ve sayısız işkencelerden dolayı dünyanın pek çok ülkesinde binlerce dava açılmış durumda.. Öte yandan Beşşar Esed yönetimi, Türkiye ile bir normalleşmenin başlatılabilmesinin ön şartı olarak Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesini istiyor. Türkiye, Suriye toprakları terörden arındırılmadan çekilmeyeceğini defalarca dünyaya ilan etti. Bilindiği üzere Suriye toprakları terör örgütü PKK/PYD’nin üssü haline gelmiş durumda.. ABD, şu aşamada Suriye rejimi ile bir normalleşme sürecine karşı olduğunu basın aracılığıyla dünyaya duyurduğunu biliyoruz. Avrupa devletlerine gelince onlarda Beşşar Esed ve yöneticilerinin, uluslararası mahkemede yargılanmasını ve Suriye’de muhalefetin de dahil olduğu bir seçimin yapılmasını ısrarla istiyorlar.

    Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
    Arap Birliği ile Suriye rejimi arasında başlatılan normalleşme süreci kapsamında, Beşşar Esed rejiminin tekrar Arap Birliğine kabulünün, Suriye muhalefetinin dışlanarak denklemin dışına tutulduğu vede Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve Avrupa ülkelerine rağmen pratikte bu kabul anlaşmasının; siyasi ve sosyal zorlukları yakın bir gelecekte aşılacak gibi durmuyor. Ayrıca Arap devletlerinin, ABD’ye rağmen istedikleri adımları atma konusunda hareket alanları hep kısıtlı dar bir çerçevede olacaktır.

    Beşşar Esed yönetimi açısından mevcut duruma bakacak olursak.. Birleşmiş Milletler, Suriye’den her şeyini geride bırakarak göç etmek zorunda kalan Suriye vatandaşlarına, ait olan tüm malların geri verilmesini istiyor. Arap Birliği ise, göç sorunu ve uyuşturucu ile etkin bir mücadele yapılmasını vurguluyorlar. Suriye rejimi, istenen şartların yerine getirilmesinde istekli olmayacaktır. Çünkü; göç etmek zorunda kalanların çoğunluğu Sünni müslüman halktan oluşmaktadır. Baas rejimi tarafından bu insanların yerine “Suriye Alevileri” yerleştirilerek demografik yapı kendi menfaatleri doğrultusunda değiştirilmiştir. Uyuşturucu ticaretinden muazzam gelirler elde Eden Beşşar Esed rejimi, uyuşturucu ticaretini önlemeye dönük etkili bir çalışma ortaya koymayacaktır. Göz boyamak için formalite adımlar atarak muhataplarını oyalayarak sorunu zamana yaymaya çalışacaklarını geçmiş tercübelerden çok iyi biliyoruz.

    Nitekim, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, düzenlediği basın toplantısında, Suriye’nin Arap Birliğine alınması kararının, Suriye ile tüm Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden başlaması anlamına gelmediğini özellikle vurguladı. Ebu Gayt, bu, her ülkenin kendi politikaları çerçevesinde verecekleri bir karardır. Suriye’nin Birliğe dönüşü, bir hareketin başlangıcıdır, sonu değil diye söyledi.
    Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, Suriye’nin Arap Birliğine tekrar geri dönmesi, düşünce bazında ortak konsensüs sağlanarak değil, zorlama bir kararla alındığı anlaşılmaktadır. Binaenaleyh, üzerinde uzlaşılmış bir yol haritasının olmadığı vede Arap birliği ülkeleri arasında halen tartışmalı bir konu olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu kabul anlaşmasından kısa vadede bir şey beklenmemelidir.
    Doğrusunu Rabbim bilir..

    Selam ve Duayla

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.