ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Az Bulutlu
19°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

İSLAMA AYKIRI, BİDAT DÜŞÜNCE AKIMLARI (2)

17.02.2020 00:00
A+
A-

Geçen haftaki yazımızda tarihselci akımın tarihsel gelişim süreci üzerinde durduk. Tarihselci fikriyatın esinlendiği kaynak ve islam dünyasına giriş süreci ve bu süreci başlatan şahıslar hakkında bazı malumatlar vermiştik. Bu günkü yazımızda ise bu hareketin kaç gruba ayrıldığını ve bu hareketin söylemleri ve bu söylemlerinin çelişkilerinden bahs edeceğiz. 

Üç farklı tarihselci akım olduğunu söyleyebiliriz. Bu üç akım:  1) Fazlurrahman gibi ahkam ayetlerinin tarihsel olduğunu savunanlar 2) Halefullah gibi kıssaların tarihselliğini savunanlar 3) Rudi Paret ve Ömer Özsoy gibi Kur’an’ın tümünün tarihsel olduğunu savunanlar. 

Tarihselci yaklaşımın bir tane olmadığını, tarihselcilerin ne istediklerini bilmediklerini ve tarihselciğin kendi içinde de tutarlı olmadığını üç farklı akıma ayrılmalarından bile rahatlıkla anlaya biliriz. 

Tarihselcilik lafzı, dili önemsizleştirerek; bağlamı ve Şari’nin niyetini, maksatlarını öne çıkarmıştır. Bu sebeple bütün tarihselciler gibi F. Rahman da nass’ın lafzi sınırlarına bağlı kalmamıştır, Şari’in niyet ve maksadı üzerinde yoğunlaşmıştır. 

Tarihselci anlayış Kur’an’daki lafzi sınırlara bağlı kalmadıkları ve kendilerine göre Şari’in niyet ve maksadını anlamaya çalışayım derken Şari’in maksadı ve niyetinden ziyade kendi maksat ve niyetlerine göre Kur’an’ı yorumlamaya kalkmışlardır. Bu hatalı yorumlama biçimi her yorumcunun kendi heva ve hevesine göre birbiriyle çelişkili, tezat ve alakasız sonuçlar doğurmasına sebebiyet vermiştir. Bu yorumlama biçimleri aynı hareketin içinde farklı ekoller ortaya çıkarmıştır. Yukarıda da bu üç farklı ekolü yazmıştık.

Hatta bu akım o kadar ileri gitmiştir ki kesin nasları bile kendi heva ve heveslerine göre yorumlamaktan çekinmemişlerdir. Her hangi bir usule ve mantığa göre davranmadıklarından bu yorumlamaların sonucunun nereye varacağını bile kestirememişlerdir.

En çok dillendirdikleri konuları aşağıda yazacağım. Sadece burada da kalmadılar yukarıda da ifade ettiğim gibi kendilerini bu akımın içinde konumlandıran sözde teologlar Kur’an’ın bile gereksizliğini dillendirmeye başladılar.

“Hırsızın elinin kesilmesi, kölelik, kadının mirastaki payı, cihat vb. konularda modern insan bunu anlamaz; bu ahkamlar o döneme aittir; şimdi bununla amel edilemez”  diyerek bunların modern insanın yaşamına, algısına uygun hale getirilmelidir diyorlar. Bunu söylerken de “Ya tamamen kaldırılmalılar ya da yeni yumuşaltılmış bir şekle büründürülmeliler.” diyorlar. Yine bu tarihselci bakışa göre mucize ve kıssalar ise esatirdir, mitolojiktir. Her ne kadar Allah (cc) bunları Kur’an’da zikretmişse de aslen böyle olaylar yaşanmamıştır. Cennet-cehennem de yoktur. “Araplar bağ bostan yeşillik görmemişlerdi Allah(cc) onlar anlasın diye Cenneti böyle tasvir etmiştir.” diyorlar. 

Anlayacağınız insanları Allah’ın (cc) gönderdiği dine uygun yaşamasına göre değil, Allah’ın (cc) dinini günümüz insanının yaşamına uygun hale getirilmelidir. Günümüz insanı ise neye göre yaşıyor? Sekülerizme göre. İşte bunların gayelerinin Şari’in maksadını anlamaktan ziyade dini dünyevileştirme çabası içinde olduklarını görüyoruz. Tarihselci akım neden dini metinlerin bu şekilde anlaşılması gerektiğini kendi gerekçelerinde şöyle ifade ediyorlar: “Biz Kur’an’ın emirlerini bu gününün (Modernitenin) insanına anlatamayız.  Günümüz insanı nasıl yaşıyorsa ona uygun bir tarzda anlatmalıyız. Dini anlatırken onların yaşam biçimlerine müdahil olmadığını anlatmalıyız.” Bundan da anlaşılıyor ki bunların asıl kaygılarının Allah’ın muradını anlamaktan, onun rızasına uygun hareket etmekten ziyade Modernist anlayışın kaygılarını gidermek olduğunu görüyoruz. 

Tarihselci akımın gayesi Kur’an’ı tarihe gömmektir. Kur’an’ın işlevselliğini, evrenselliğini yok saymaktır. Bunların en büyük çıkmazı Allah tasavvurundaki sakatlık ve yanlışlardır. Bunlara göre sanki (haşa) Allah böyle bir dönemin geleceğinden haberdar değildi. Allah kendi istediği şekilde insanların yaşamasını istemiyor, onları hayvanlar gibi başıboş bu dünyaya salmış, kafanıza göre takılın diyor. Ya da (Haşa) Allah bu dini bugünün insanına değil de Arap toplumuna göndermiştir. Bir başka çelişkileri ise şu soruya asla sağlıklı cevap verememeleridir: Kur’an  ne zamana kadar tarihsel değildi? Tarihselliği ne zaman başladı, ne zaman bitecek? Örneğin 1450 yıllık zaman zarfında kaç tarihsel aşama yaşamış ve bu aşamalardaki algılar yaşam tarzları sürekli değiştiğine göre hangisi doğru? Yoksa insanlar kendi dinlerini mi inşa etmeliler? İleriki yıllarda bu din nasıl algılanmalı? İşte tarihselciliğin topluma genel geçer hiçbir sağlıklı din anlayışı sunmadığını, kendi içinde hadsiz çelişki barındırdığını görüyoruz. Çünkü bu akım özgün bir akım değildir. Dışarıdan devşirilmiştir. Herhangi bir ihtiyaçtan da doğmamıştır.
Selam ve Dua ile

ETİKETLER: , ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.