UĞUR ve UĞURSUZLUK
Birşeylerin uğur ve uğursuzluk sayılmasının tarihi çok eskilere daynmaktadır. Bir çok islam dışı kültür ve inançlarda farklı şekilde tezahür etmiş algılanmıştır. İslam batıl olan şeyleri kaldırdığı hurafeleri temizlediği ve yerine fıtri ve olması gereken hakikatı yerleştirdiği malumdur. İslamın yasakladığı bazı hurafeler müslüman olan toplumlarda, varlığını yer yer, bölge bölge farklı şekillerde sürdürmüştür maalesef. Birşeyleri uğurlu sayma yada uğursuz görme hurafesi ise, birtakım farklı sebeplerden dolayı islam toplumunda tamamen silinememiştir. Bunun en etkin sebebi ise müslümanların kendi inanclarını tam olarak bilmeme ve inanç zayıflığıdır.Yani cehaletin bir sonucudur.
Aslında hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur; hiçbir şey doğuştan uğurlu değildir. Uğursuzluk olsa olsa herkesin kendisinde, kendi yorumunda ve anlayışındadır. Halk arasında sık sık kullanılan "uğurlu geldi" veya "uğursuz geldi" gibi sözler birer zan ve kuruntudan ibarettir.
Hz. Peygamber (asm) bir hadis-i şerifinde,
"İslam'da taşe'üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur; en iyisi tefe'ül (iyiye yorma) dır." (Buhari)
buyurarak, bu zararlı anlayışın İslam'da bulunmadığını ifade etmiştir. Diğer bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur:
"Eşyada uğursuzluk yoktur, safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur." (Müslim)
Kısa cevaptan sonra konuyu biraz genişletelim.
Ugur inancı diğer batıl inançların akrabalarındandır ve İslamla kaldırılmıştır. Kur`an- da ugursuzluktan sözeden üç ayeti celile vardır ve üçü de kafirlerin uğursuz saymalarını anlatır. (Yasin 7-8; Neml 47; Araf 131.) Bu bile, uğursuzluğun, müslümanların işi olmadığını bize anlatmaya yeter.
Konu iyice düşünülürse uğursuzluğun da, nazarlık ve fal gibi inanç zayıflığından ve İslamı bilmemekten kaynaklandığı anlaşılır. Çünkü bu, İslamın kader inancıyla da çatışır. Peygamberimiz (sav), bir hadislerinde uğursuzluk gütmenin şirk olduğunu söylemiş, bir hadislerinde de aynı sonuca varmak üzere uğursuzluğun "Cibt"e, yani Allah`ın dışında edinilen ilahlara tapmak olduğunu haber vermiştir. (Ebu Davud, Müsned,Ibn Hibbân )Bir hadis-i şerifte de: "Bir kimseyi uğursuzluk gütmesi bir ihtiyacından alıkoyarsa şirk koşmuş olur" Münavi, Ahmed ve Taberani) Çünkü herhangi bir şeyi uğurlu ya da uğursuz sayan insan, sanki o konudaki tesiri o şeye bağlamış demektir. Halbuki, her şey Alah`ın dilemesi ve gücüyle olur. Bu yüzden, her insanda bir parça da olsa uğursuz.sayma inancı bulunduğunu, böyle bir şeyle karşı karşıya gelen insanın, yolundan dönmemesi gerektiğini söyleyen hadisten sonra İbn Mesud, bu tür uğursuzluk düşüncesinin ilacının "tevekkül" olduğunu söyler. (Ebu Davud, Tirmizi, İbn Mace, Müsned ) Hz.Rasulullah (sav) de böyle bir durumla karşılaşan insanın; "Allühümme La-ye`ti bi`l-Hasenati illâ ente velâ yedfe`ussevvyiâti illâ ente, velâ havle velâ kuvvete illâ bike" yani. "Allahim iyilikler sadece senden gelir, kötülükleri de ancak sen savabilirsin, her türlü güç ve kuvvet ancak sendendir" (Ebu Davud), demesini öğütler.
Büyük islam alimi İbn Abidin: Uğursuzluk gütme, mütevekkil müslümanların değil, yahudilerin bir sünnetidir, der.
Selam ve Dua ile
